Hicri mi, miladi mi; hicri yıla giriş mi, miladi yıla giriş mi; hicri yıldan ne kadar haberdar olunuyor ve ne neler yapılıyor, miladi yılda neler yapmak-yapmamak gerekiyor konuları hep tartışıla dursun ekranlarda görüyoruz, ya da günlük hayatta karşılaşıyoruz gelecek yıldan beklentileriniz ne (ler)dir diye!

Sanki gelecek yıl kader tayin edermiş gibi kimileri kendi dünyaları doğrultusunda, kimileri de kendini de kapsayacak bir şekilde gelecek yıldaki beklentilerini(!) bir bir sıralıyor; hem de eğlenerek, gülerek…

Neredeyse sıradan hale gelen bu durumda geçen yılın son gününde de 2020 yılından yine beklentiler olmuştu (!)

Öncelikle insan kendinden başlayarak çevresinden ülkesine ve insan alemine kadar ne kadar duyarlı, ya da isteklerinde ne kadar bilinmez ama 2020 yılı başları gösteriyor ki ya dua eksik bırakılmış ya duadan samimiyet-hasbilik yok, ya da olanlar sebepsiz değil. Zira 2020 yılının daha dörtte birlik kısmı bitmeden neler yaşanmadı, neler yaşanmıyor neler…

İşte hafızamızda yer alan 2020 yılı başlarından itibaren Türkiye’de yaşanan hadiseler…

Yurt içinde, sınırımızda ve sınır ötesinde terörist faaliyetler ve savaşlarda ölen şehitlerimiz ve can çekişen insanlık, Elazığ ve Malatya’da meydana gelen depremde 41  can ve telafisi zor maddi ve manevi enkaz, Sabiha Gökçen’de meydana gelen uçak faciası, Van’da meydana gelen göçük ve deprem, Manisa’da yer yer meydana gelen depremler, İdlibdeki şehitlerimiz ve Yunanistan gibi zorunlu komşuların Türkiye’den  Avrupa’ya gidenlere uyguladıkları zulümler, her ne kadar sınır dışında olsa da kardeşlik ve birliktelik adına bizimle olan Doğu Türkistan, Filistin, Mısır, Suriye’deki … insanlık dışı şekilden öte insanlık dışı haller…

Endonezya’da sel felaketi, İran devrim Muhafızı Süleymani’nin öldürülmesi sonrasında 50 kişinin cenazede izdihamdan ölmesi, İran’ın uçağı yanlışlıkla vurduğunu söyleyerek 176 kişinin ölümüne sebep olması, Filipinler’de yanardağın aktif hale gelmesi nedeniyle yüz bine yakın insanın tahliye edilmesi, Pakistan Keşmir’de çığ düşmesi sonrası 57 kişinin hayatını kaybetmesi, Avustralya’daki yangınlar ve develerin itlaf edilmesi… gibi dünyada meydana gelenler…

Bir de Çin’de görüldükten sonra 156 ülkede baş gösteren C(K)orona virüs hastalığı, felaketi…
Giderek de yayılan bu hastalıkta yüz yetmiş bine yakın kişiye korona tanısı verilmiş, ölü sayısı da 6.500 civarı, şükür Türkiye’de ölüm vakası yok. Bu hastalıktan dolayı ölenlerin sayısı da kısa zamanda on bine yaklaşacak sanki. Neredeyse bu hastalığın çalmadığı kapı yok gibi…

İnsanoğlu yaptığını mı çekiyor, ne! Yoksa yıllardan beklentilerinden şirki tavrının gafletini mi yaşıyor, yoksa İlahi muhatap olan Kainatın Halifesi olan insan kendisine verilen emir ve tavsiyelerden uzak mı kaldı, kendini mi iyi tanımadı; ya da kendine iyi mi davranmadı, duasında samiyetten uzak çok mu hesabi ve bencildi insanoğlu!

2020’li yılların başından beri karşılaşılan felaketlerde söylenecek en doğru nokta Türkiye’nin dik durduğu, insanına, vatanına, mukaddesatına verdiği değer, koruyucu ve önleyici tedbirlerde hassa davranılması.

Genel olarak da söylenecek husus birçok konuda olduğu gibi yaşanılanlarda bilgisizlik, bilinçsizlik, gerekenin yapılmaması, temizliğe riayet edilmemesi, koruyucu ve önleyici tedbirleri ancak yaşadıkça fark edebilmesi, bilgi kirliliği, korku, evham…

Kısaca yapılması gerekenler temizliğe azami riayet, bilgi kirliliğinden uzak kalma adına resmi açıklamalara itimat edilmesi, 3T kuralına riayet edilmesi; temizlik, tedbir, tevekkül…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol