Bir kurbağayı kaynayan suya atarsanız, çılgınca zıplayarak kaptan çıkmaya çalışacaktır. Şayet ılık suya koyar ve suyu yavaşça ısıtırsanız, suyun içinde rahatsız olmayacaktır. Su yavaş yavaş ısındıkça, kurbağa rahat bir uyuşukluk haline geçecektir, tıpkı her şeyi zamanın iyileştireceğini düşünen ve söyleyen pasif kurbağa toplumu gibi…

Eğer neyden kaçtığınız biliyorsanız; nereye gittiğinizi de bilirsiniz. Alman filozof Friedrich Hegel, toplumun başka arzulara değil, arzulara bağlı arzu topluluğu olduğunu, dünyanın ise tekrar buluştuğumuz zamanın aynası olduğunu söylemişti. Hegel’in bu ifadesi elbet ki rahatsız edici duygu uyandırıyor. Zaman, kelimenin tam anlamıyla dünyanın “ayna”sında geriye döndüğümüz ve kaybettiğimiz anlamına gelir. Zaman bizi ilk yere başlangıç noktasına geri döndürmektedir.

Yaşam da zaman gibidir. Zamanı anda yaşayıp, onun getirilerini rüzgâra savrulan duygu külleri gibi ellerimizde seyretmeliyiz. İyi yönetilen yaşam, zamanın getirisi olan hüzün duygusunu dejenere eder. Acıların düşüncelerimizi kontrol etmesi veya duyguların bizi kontrol etmesine izin vermeye ya da vermemeye bağlıdır. Yaşamlarımız kendi başına yapılmıyor veya yapılmasına izin verilmiyor.  

“Zaman her şeyi iyileştirir” Bu cümleyi kaç kez duydunuz? Kaç kez söylendi kulaklarınıza, hatırlıyor musunuz ya da hiç saydınız mı? Ne yazık ki zamanın her şeyi iyileştirdiğine inanmak bir noktaya kadar tehlikelidir. Çünkü bu ifadeyi kullandığımızda bunun birinin acısını hafifletmek için, onu cesaretlendirmek için de olsa, ona daha iyi olacağını hatırlatmak amacıyla yapıyoruz. En iyi niyetle bile olsa birine “zaman her şeyi iyileştirir” bir şekilde de diyoruz ki başka bir şey yapmak zorunda kalmadan duruma karşı rahatsızlığımızı gider ya da kendiliğinde düzelir diyerek gerçekleri ötelemiş olarak uzaklaştığımızı düşünüyoruz.

Halının altına süpürdüğümüz ya da yanlış yönettiğimiz duygularımız, kaybolmaktan uzak hep bir köşede saklanır. Göz ardı ettiğimiz bu gerçeklikler faiziyle bizlerden öteleme duygusu borcumuzu ödememizi beklemektedir.

“Zaman her şeyi iyileştirir” yerine hüzün duygusu içinde “zaman her şeyi yerine koyar” ifadesinin değillemesi gibidir. Çünkü tekrarın pasifliği, duygusal boşluğu beklemeyi davet eder içimizde bir yerlerde. Yeterince beklediğimizde, her şeyi zamanın içine kendimiz yerleştirmeye cesaret edemeyiz. Böylece pasif tutumlarla, hayatımızdan sorumlu olmak yerine bir şeylerin veya başkalarının değişmesini bekleyen pasif kurbağalara dönüşmeye başlayabiliriz. Pasif kurbağalar, karar alma, duygusunu ve düşüncesini ifade etmede, risk alma sorumluluğu zahmetinden kurtarmak için kendi hayatlarından sorumlu olmak yerine haşlanmış kurbağalara dönüşmeyi kabullenirler. Pasif kurbağaların hayatlarından sorumlu olmada tasarruf ettiklerini düşündükleri ve istedikleri şey dışardan baktığımız sözüm ona yaşamaktır. Stres, endişe, tatminsizlik gibi düşünsel rahatsızlıklar zamanın kendi yapmamız gereken bir işi ya da sorumluluğu yapmasının sonuçları olabilir.

Kısaca zaman iyileştirmez. Pasif kurbağalara dönüştürür. Zaman anestezi yapar, uyuşturur, uzaklaştırır, duyguyu ve düşünceyi seyreden sinema izleyicisi gibi bir sonraki karede neler olacak diye beklerken benliği seyreltir. Kendinizden uzaklaştırır, egoyu en aza indirir, unutmaya yardımcı olur. Ama tüm bunlar aslında acı veren şeylerin ya da duyguların yok olduğu gibi bir duygu uyandırır. Oysaki hüzün egoyu zayıflatır. Geçmişten kaçış, şimdinin ve geleceğin kalıcı bir kıyaslamasını ve tatminsizliğine sürükleyen sıcak suyun içinde haşlanmış pasif kurbağa yapmaktan öteye götürmez. Geçmişten kaçış, nostaljinin sıcak suyu geçmişe bağlılık deneyimleri bırakmanın ve tamamen şimdiye teslim etmeye inanmamaktan doğmaktadır. Geçmişe olan istemsiz bağlılık şimdiyi zayıflatarak içinde olduğunuz anı koşullandırır. İyileştiren zamanın geçişleri değil, acı veren duyguları ve deneyimleri bilinçli bir şekilde sorumluluğunu üstlenmekten geçer. Zaman kimseyi iyileştirmez, insan kendini kendi iyileştirir.  Zaman ve yaşam, hüzün duygusundan sıyrılarak, şimdiye bağlılık ve geleceği öngörmeyi gerektiren şeyleri cesaret ettiğinizde ellerinizde şekillenecektir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol