Gülümsemek!
Bu topraklara gözünü açan her yüze yakışır. Özellikle de çocuklara…

Bir çocuğun gülümsemesi, dünyadaki tüm saflığı, temizliği barındıran bir eylemdir.
Gökyüzü, gündüzleri mavinin en güzel tonuyla, geceleri yıldızların ışıltısıyla; toprak üzerine düşen her bir yağmur damlasıyla nasıl güzelse hayat da bir çocuğun o saf gülüşüyle o kadar güzel olur.

Dünyaya ayak basıp da kendimizi ve yaşamı fark etmeye başladığımızdan beri hayatı sorgulamak adına kendimize veya başkalarına sorular sorarız.

Cevaplarını bazen kendi içimize yönelerek bazen de başka yerlerde ararız.

Sorulduklarımıza bulduğumuz cevaplar ışığında hayata bir anlam yükleyip yaşamı anlamaya çalışırız.

Ulaştığımız her bir cevap başka soruların da temelini oluşturur.

Bir ömür böyle devam eder.

Yeni sorular ve onlara verilen cevaplar…
Bu topraklar üzerinde aldığımız müddetçe kendimize sormamız gereken temel sorulardan biri de bence şu olmalı,

“Bu hayatta kaç kişinin yüzünde bir gülümsemenin kaynağı olabildim?”

O zaman hayata bakış açınımızın nasıl değiştiğini göreceksiniz.

Bir insana yakışan en güzel aksesuardır, gülümsemek.

Dalında açan bir gül nasıl ki baharın habercisiyse, insanın gülümsemesini sağlamak da bizim kuraklaşan gönlümüzde bahar havası estirecektir.

Okul hayatımızı hatırlayalım mesela.

Bizimle konuşurken tebessümü yüzünden hiç eksik etmeyen öğretmenlerimizi hep daha çok sevmişizdir.

Onların fotoğraflarları çerçevelenmiş bir şekilde gönlümüzün bir köşesinde asılı durur.

Hatrımıza geldikçe onunla beraber bizim de yüzümüzde bir tebessüm oluşuverir.

Gülümsenin bir dili yoktur tıpkı ağlamak gibi.

Her dilde gülümsemenin manası aynıdır.

Eve yorgun argın giden bir anne veya babanın, kapıdan içeri girdiğinde kulağına çalınan bir çocuğun gülümsemesi onun tüm yorgunluğunu, stresini alıp götürür.

Kulağında yankılanan o gülüşü, çocuğunun yüzünde somutlaşmış hâli ise ömrü boyunca aldığı veya alabileceği hediyelerin en güzeli ve en değerlisidir.

Yaşlı birinin yüzündeki gülümseme koca bir ömrün özetini ortaya koyar acısıyla tatlısıyla, orta yaşlardaki veya daha genç yaşlardaki insanların gülümsemesinde umutların ve hayallerin kokusunu alırsınız henüz tükenmemiş olan.

Bir çocuğun gülümsemesinde ise koca bir dünya saklıdır, henüz kirletilmemiş olan.

Hepsi aynı şeyi anlatmaz aslında.

Dilleri ortak ancak anlamları birbirinden tamamen farklıdır.

Ancak asıl önemli olansa önce bizim yüzümüzde bir tebessüm çiçeği açmalı ki başkalarını bunun güzelliğine ikna edebilelim.

Bunu yaparken de yapaycılıktan uzak duralım çünki yapma çiçeklet gerçek çiçeğin aynı konmadığı aşikardır.

Samimiyetle etrafa yaydığımız bir gülümseme herkese bulaşacaktır.

Yağmur sonrası gökyüzünü saran bir gökkuşağı gibi insanların yüzünde bir gülümsemenin nedeni olalım.

Bu en çok ihtiyacımız olan önemli şeylerden bir tanesidir.

Artık asıl soruyu kendimize sorarak işe başlamanın tam zamanı!!!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol