Öğretmenlik üzerine birkaç defa yazmıştım ve hep denk geldiğim güzel bir videonun ardından kapımı çalıverdi ilham perisi. Bu mesleğin ne kadar kutsal olduğunu bir kez daha göstercesine. 

Bizler ilk öğretmen olarak Hz. Muhammed’i (S.A.V) gördük çünkü o her zaman insanların gönlüne temas ederek eğitmeyi ve öğretmeyi tercih ederdi. Bunu karşısındakinin yaşı bakmadan yapardı. Herkesle aynı olgunlukla ilgilenmesine rağmen bir çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı ve bir erişkinle erişkin gibi konuşup hepsine o şekilde hitap ederdi ki zaten uğradığı hiçbir gönülden geri çevrilmedi. Göçüp gittikten sonra da gönüllerde ve dillerde zikredilmeye devam etti.

Denk geldiğim bu videoda bir öğretmen gördüğüm kadarıyla branşı Beden Eğitimi’ydi. Diğer öğrencileri için hazırladığı kısa parkura bedensel bir endeli olan öğrencisini de dahil etmiş. Önce ip atladılar öğrencisini kucağında taşıyordu ve her zıplayışta o ip bir gökkuşağı oluyordu onun gözünde bulutların üzerindeymişçesine, sonra parkurun bütün aşamalarında onunla beraber efor sarf ediyordu. Minderde takla bile attırıp her aşamadan geçirip sonuna kadar ulaştırıyor. Yüzünde öyle saf ve temiz bir mutluluk ifadesi var ki... Final yarışında ipi gögüsleyen bir atlet gibi... Minicik yüreği çok hızlı çarpıyordu mutluluktan kaynaklı.

Öğretmenlik, sadece bilgi aktarmak veya sorular sorup aktardıklarının geri dönütünü sağlamak değildir. Yapılması gereken de budur aslında. O minik yüreklerde bir taht edinebilmek, o minik yüzlere kocaman bir tebessümü kondurabilmek. Açılan her çiçeğe bir damla yağmur ve güneş olabilmektir

Dokunulmayan o yürekler zaman geçtikçe bir yalnızlığa mahkum olup bir ömür boyunca o ellerin gelip elini tutmasını, kalbine dokunmasını ve yüzünde bir tebessüm oluşturmasını bekler durur. Zaman hızla geçip gitse de onlar, hep çocukluğunun o anında takılı kalmıştır. 
Soğuk ve karanlık...

Öğretmen olmak, bir hayata dokunabilmektir. Yürüyemeyen birine ayak olup koşabilmektir, kanatlanıp bulutlara ulaşabilmektir, duyamayan birine sessizliğin sesi olmaktır, konuşamayan birinin kelimeleri olabilmektir, görmeyen birinin o karanlığına ışık olabilmektir.

İyi bir doktor veya mühendis yetiştirmek elbet de önemlidir fakat bunların hepsinden önemli olanı ise iyi ve vicdanlı bireyler yetiştirmektir. Bu bireyler hangi mesleği yaparlarsa yapsınlar vicdanlarının sesine kulak verecekleri için toplumun ve bireyin yararına eylemler yapacaklardır.

Bir meslekte para kazanmak kişinin hayatını idame ettirebilmesi için gereklidir ancak adının ölümsüzleşmesi için o işi severek yapmalıdır. Öğretmenlikte bu biraz daha ön plana çıkarılmalı bana göre. Çünkü kavuşabilidiğiniz ve güzel bir iz bırakabildiğiniz yürekten sizin adınızın kaç defa zikredildiğini, başka başka yüreklere ulaştığını tahmin bile edemezsiniz. Uğradığınız kaç şehir var ise adınız oranın okul sıralarına kazınır önce ve daha sonra dillerde dolaşıp yüreklerde yerini alır. Bazen bir fotoğraf veya kitap sizin adınızın zikredilmesini, hayır duası almanızı sağlayacaktır. 

Yapılan en büyük yatırım insana yapılandır. Karşımızdaki çocukların bizlerin geleceği olduğunun farkında olup onları ona göre yetiştirelim. Geleceğin şekillenmesi için onlara birer rehber olup doğru yolda yürmelerini sağlayalım ki geleceğin belirsizliği içindeki güzelliklere birer tohum serpelim. Onlar da başka yüreklerde yeşertir bunları. Çiçek açmayan hiçbir yer kalmamış olur böylelikle.

Mesleğin kutsallığının farkında olalım ve gerekli titizliği gösterelim!!!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol