Hayatımıza hızla giren teknolojinin insan hayatını çok daha kolaylaştırdığı gerçeğini inkâr edemeyiz.

Biz ebeveynler bilgisayar ve telefona bağımlı olduğumuzu kabul ederken, kendimizi eleştirsek dahi bağımlılığımızla baş edemezken, çocuklarımızı biraz uzak tutmaya çalışıyoruz.

Teknolojik gelişmelerin cazibesi çocuk ve gençleri etkilemektedir.

Bu teknolojilerin başında bilgisayar kullanımı, bilgisayarda oyun oynama ve çeşitli dijital araçlar gelmektedir.

Bilgi tarama, bilgi toplama, sosyal medyayı kullanma, gazete okuma gibi alanlarda yararlanmanın yanında 4-5 yaşlarındaki çocuklardan 70 -75 yaşındaki insanlara kadar bilgisayar ortamında oyun oynayanların sayısı hiç de az değildir.

Günümüzde çocukları artık bilgisayar tutsağı olarak görmek mümkün!

Öyle bir hal aldı ki çocuklar artık aileleri ile bir yere gitmek istemiyorlar, evlerinden çıkmak istemiyorlar.

Arkadaşlarına hatta piknik alanı gibi açık alana giden çocuğun dahi, oyun amaçlı laptop çantası taşımaları ebeveynleri gerçekten artık kaygılandırmaktadır.

Anne babalar çocuklarını ekran bağımlılıkları ile kendileri baş edemeyince zaman zaman uzmanlardan ve biz eğitimcilerden da yardım istediklerini biliyorum. 

Çocuklar kaç yaşında herhangi bir nedenden dolayı bilgisayarı kullanmalı?

Günde ortalama kaç saat bilgisayar başında kalmalı?

Bilgisayarı kullanmasını kontrol altına alabilmek için şifre konulmalı mı?

Ödev yapma bahanesiyle bilgisayar başında saatlerce kalan çocuk acaba amacına ulaşabilmiş midir?

Yemeğini dahi bilgisayar başında yiyen çocuğumu nasıl uzaklaştırabilirim?

Sanal aleme adapte olan çocuğu nasıl gerçek hayata adapte edebilirim? gibi soru zincirine yeni halkalar sürekli eklenmektedir.

Ödev yapmak için görselliğiyle, çabukluğuyla ön planda olan bilgisayarı kullanan öğrencilerin bir kısmı bilgileri sadece indirir, okumadan, hatta kes-kopyala-yapıştır yaparak ödev hazırlar.

Böyle hazırlanan ödevin ayrıca öğrenciye hiçbir faydası yoktur.

Çocukluğumu düşünüyorum.

Ödevlerde kullanabileceğimiz tek kaynak dergi ve ansiklopedilerdi. Her evde ansiklopedi yoktu.

Özellikle Hayat Ansiklopedisi olan öğrenci ayrıcalıklıydı.

Ansiklopediden aldığımız bilgileri olduğu gibi yazamazdık.

Onu okur, yorumlar öyle yazardık.

Dolayısıyla hafızalarda kalırdı.

Bilgisayar oyunları ise bağımlı kullanım olduğu takdirde zarar açısından internetten daha masum değildir.

Uzmanlar bilgisayar oyunlarının bazılarının zihinsel fonksiyonlarda bozulmaya yol açtığını düşünmektedirler.

Nitekim yapılan araştırmalarda, bilgisayar başında fazla zaman geçiren çocuklarda ruhsal ve fiziksel sorunlar başlayabilir.

Çocuklar için arkadaşları ile fiziksel oyunlar oynamak anlamını yitirmiş.

En çok da üzüldüğüm, bazen aynı ortamda olan arkadaşlar diz dize ama herkesin dizinde farklı diz üstü bilgisayar ve aynı oyunları bireysel oynamaları.

Bazen farklı etkinlikler, bazen verilen ödüller ile çocukların ekran bağımlılığına engel olmaya çalıştık. Kısmen de başarmıştık.

Uzaktan eğitim ile tanışınca artık kontrol ebeveynlerin ellerinden uçtu.

Nasıl mı?

Ailenin çocuğunun bilgisayar, tablet, telefon ekranını karşısında geçirdiği süre önceden saat bazında kontrol edilebilirken, çocuğun bu cihazları eğitim amaçlı kontrol etmesiyle kullanım amacı kısmen değişti, ama kullanım amacı altında çocuklar artık istedikleri kadar uzun süre ekran başında kalabiliyorlar.

Çocuklar ödev yapmak, sisteme yüklenmiş ders notlarını çalışma bahanesiyle odalarına kapanıp ekranları amaç dışı kullanarak bağımlılıklarını iyice artırdılar.

Ekonomik durumu biraz iyi olan aileler görüyorum ki 2 yaşındaki çocuğun eline dahi tablet vermiş.

Kullanım amaçları farklı olsa da evdeki bütün aile bireyleri cama esir.

Ya tablet, ya diz üstü bilgisayar, ya akıllı telefon var. 

Bazısı resmi işlerini yapabilmek için kullanır, kimisi öğrenci olduğu için kullanır, kimisi kitap okumak için, kimisi vakit geçirmek için, kimisi de çocuğunu sadece meşgul etmek oyalamak için…

Teknoloji bağımlısı olan çocukları bilgisayar, TV, telefon gibi ekran karşısından uzaklaştırabilmek için ailelerin farklı yol izlemesi gerekir.

Neler olabilir;

Çocuğa yasak ifadesi kullanılmadan ekranda geçireceği süreyi kısıtlama formülleri aranmalıdır.

Ders gibi zorunluluk dışında ekran başında geçireceği süreye sınır getirilebilir.

Sınır kelimesi belki çocuk için itici olabilir.

Gün programlanabilir.

Belirlenmiş süreden sonra çocuğun ekrandan uzaklaşması için bir etkinlik saati oluşturulabilinir.

Okuma yazma bilmediği çağda resim çizme, oyun oynama, sesli kitap (masal) dinleme gibi.

Hatta çocuk bilgisayarda oyun oynarken yarıda bırakıp “kalk ders çalış” denildiğinde, o dersin çalışılmayacağını aile bilmeli.

Amaç aynı ama farklı taktikli davranarak “vaktin doluyor” gibi keskin olmayan hatırlatıcı ifadeler kullanarak başka etkinliğe yönlendirebilir.

Çocukların farklı etkinlikler ile başka alanlara yönlendirilmesi sağlanabilir.

Resim, müzik, spor, güzel, arkadaşları ile yüz yüze oyun oynamaları, sanatların her dalı gibi.

Öncelikle ebeveynlerin günü planlı kullanmaları çocuklarına örnek olmalı.

Mutlaka çocukları ile birlikte gerçekleştireceği etkinlik yaratmalılardır.

Anne baba her yaştaki çocuğun ilgi alanının keşfederek ekrandan uzaklaştıracak etkinliğe yönlendirebilir.

Televizyon, bilgisayar, telefon ekranları asla çocuk bakıcısı olarak kullanılmamalıdır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol