Hemen hemen bütün şehirlerin mutlaka sorunları vardır.

Özellikle trafik ve araç park sorunu ilk akla gelen sorunlardandır. İşsizlik sorunu ve pahalılık yine ülkemizin en büyük sorunudur.  

Gelelim Elazığ’a. Elazığ bürokrasi anlamında zaten çok şanssız bir kent.

Biz halk olarak sahipsiz Elazığ dediğimizde sesimizi duyuramıyoruz.

Değerli bir vekilimiz ki Elazığ’ın bütün sıkıntısını detayı ile bilen ve çözüm için imkânları dâhilinde çırpınan, koşturan “Elazığ gerçekten sahipsiz” dediğinde agresif şekilde itirazlar edildi, sesler yükseltildi.

Agresif olunacağına, masa başında toplanılsa çözüm odaklı neler eksik, neler yapabiliriz?

Diye plan projeler halk ile paylaşılsa, biz o kentte yaşayanlara umut vermez mi?

Susturmak için en kolay yol bağır çağır, ortamı ger…

Bu suçluluk psikolojisi, vicdan azabını yenmeye çalışmak demek değil midir?

Son yıllarda belediye başkanımız elinden geleni yapıyor.

Umudumuz başkanımız ve gelecek seçimdeki temsilcilerimiz.

Elazığ’ın kentsel dönüşümü ve planlama sorunu yıllardır var olan sıkıntıydı.

Gelişmekte olan şehir, yıllar boyunca aldığı göç nedeniyle artan nüfusa karşın, bir ara gecekondular ile görülüyordu.

Şimdi yerini artık TOKİ konutlarına bırakmaya başladı.

Planlama neye göre yapılır.

Örneğin; yanı başımızdaki Diyarbakır’ın yeni yerleşkelerine bakınca hayran kalmamak mümkün değil.

Oldukça geniş bulvarlar yanında geniş kaldırım hemen yanında evlerin önü araç park alanları, yine kaldırım ve apartmanlar.

Evler birbirlerinden oldukça uzak. Apartmanlar yaşayanlar ana yola sıfır mesafede oturmuyorlar.

Elazığ’da bazı mahalleler, bazı sokaklar var ki eski yerleşim alanı pek bir şey yapılamıyor, ama yeni yerleşim alanlarında neden bu husus göz önüne alınmaz ki? Mesela Çaydaçıra mahallesine giderken akşam saatlerinde Akgün Otel, Emniyet binasından sonra Teknokent kavşağına kadar oldukça yoğun trafik, yollar cevap vermiyor. Yolun sağına soluna apartmanlar dikilmiş, Genişlemesi mümkün değil.

Başta o izini, o ruhsatı verenler sorumlularıdır.

Teknokent kavşağından sonra Prof. Dr. Necmettin Erbakan Bulvarı inşallah bu onarımdan sonra nefes aldıracak. Yeni belediyemiz bozuk tasarım olan yolları yapmakla ciddi anlamda uğraştı. Kolaylıklar diliyorum.

Doğu Anadolu fay üzerinde bulunan Elazığ’ımız 24 Ocak 2020 tarihin de 6.8 büyüklüğünde deprem yaşamıştı.

Bu şehirde halen alabildiğince dikey yapılanmaya ciddi anlamda sınır getirilmelidir.

Arsa sahipleri elbette gökdelen isteyeceklerdir. Ama istemekle, yolunu bulmakla gerçekleşmemeli.

Elazığ turizm anlamında ses getirecek bir kent, Elazığ turizm geliri edecek bir kent, Elazığ mutfağı ile damak tadıyla anılacak, ziyaret edilecek, belli zamanlarda belli ürünlerin teşhir edildiği fuarları açacak bir kent. Elazığ Harput müziği ile ziyaretçileri çekecek bir kent…

Elazığ denince ilk akla gelen Harput’tur.

Harput girişi artık renklendi, hareketlendi.

Elazığ bu yeniliklere hasret ki yapılan seyir alanından sonra Harput’ta artık araç park yeri bulunamaz durumda. Hatta öyle ki; araç çokluğundan dolayı birkaç defa jandarma ekipleri belli sayıdan sonra Harput’a araç girişini engellemek zorunda kaldılar.

Emeği geçenlerin ellerine sağlık. Tarihi geçmişi zengin olan Harput’ta yenileme bekleyen yerler mevcut.

Onlardan birisinin yenileme çalışmasından sonra bir müze açılırsa, Harput’u Harput’un tarihi ile tanımak ne kadar güzel olur.

Harput’ta içimi acıtan türbe ve çevrelerinin oldukça bakımsız olmaları. Doğrusu Malatya – Darende’de bulunan Somuncu Baba türbesini gördükten sonra Harput’ta bulunan türbelerin çok bakımsız olduklarını daha iyi anladım.

Halk dilinde Fethi Ahmet Türbesi (Fatih Ahmet Türbesi) son yıllarda eskiye nazaran biraz daha bakımlı hale getirildi, ama oradaki derenin ıslahı şart.

Daha oturulur, ibadete daha açık, ziyaret edenlerin oturup solunacakları mekânlar olmalı. Aydınlatma en büyük sorun zaten.

Elazığ'da ilk müze 30 Nisan 1965 tarihinde, Harput’ta Alacalı Mescit'te "Harput Müzesi" olarak kurulmuştur.

Sonraki yıllarda bu yapı, toplanan eserler için küçük geldiğinden, İstasyon Caddesi'ndeki Elazığ Belediyesi'ne ait bir binaya taşınmıştı.

Daha sonra baraj yapım çalışmalarında kazılarda bulanan eserler bulununca o binada yetersiz kalmıştır. 1971-1972 yıllarında Elazığ Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi Kampüsü (şimdiki Fırat Üniversitesi Kampüsü)'nde ziyarete açılmıştı.

İl dışından gelen misafirlerin çoğu mutlaka müzeyi ziyaret ederlerdi.

Özellikle üniversitemizin birçok etkinliğinde misafirlerimizin ilk uğrak yeriydi.

Orada rehberlerin açıklamasından sonra gezdikleri her yerde anlatılanlar anlam buluyordu.

Zaten söz konusu Arkeoloji ve Etnografya müzesi Elazığ’ın tek müzesiydi.

Müze 5 yıldır kapalı. Elazığ Emniyet Müdürlüğüne 2016 yılında saldırı yapılmıştı.

Saldırıdan dolayı karşı tarafta bulunan müze de hasar görülmüştü.

Binanın güçlendirilme çalışmalarının yapılması gerekirken 5 yıldır halen yapılmadı.

Önce binanın güçlendirme çalışması yapılacak haberleri dolaştı, sonra müzenin başka yere taşınması söz konusu oldu, ama halen icraat yok.

5 yıldır ölü olan mekân bu şehrin kültürel anlamda da kendi kaderine bırakıldığını anlatmaya yetmez mi? 

İnşaat çalışmalarının 2022 yatırım programına alındığı haberi ancak basında duyuruldu.

Bakalım daha kaç yıl sürecek bu oyalamaca.

Baskil ve Keban arasında Karakaya ile Keban Barajı’nın bağlantı kollarında görülen yapıyı yöre halkının o zaman dönemin valisi Vali Çetin Oktay Kaldırım’a iletmeleri ile iki turistik yer daha kazandırıldı diye çok sevinmiştik.

Hatta Karaleylek ve Saklıkapı ismi verilen kanyonlar turist çekecekti.

Çalışmalar başlamıştı ki derken başlamadan BİTTİ.

Oldukça ilginç yerler, tektonik hareketlere bağlı olarak yükselen bu alan, Malatya havzasının çökmesinin de etkisiyle Fırat Nehri’nin derine aşındırmasına bağlı olarak oluşmuştur.

Bu coğrafi yapı dünyanın neresinde olursa olsun milyonlarca insan görmeye gelirdi.

Saklıkapı kanyonu oldukça uzun yaklaşık 4 kilometre ve Keban’a tekne ile 40 dakikalık mesafede. 2019 yılının sonlarına doğru ulusal basında da yerini bulan Kara Leylek ve Saklıkapı kanyonları artık konuşulmuyor, tanıtım yapılamıyor, çalışma yapılamıyor.

Birkaç gün önce Ankara’dan otobüs ile gelen grup kanyonlara giderken yol yapısı geldikleri büyük araca uygun olmayınca, orada yaşayan bir sakin tarafından yardımcı olmak adına kanyona ulaşımlarını traktör ile sağladı.

O beyefendi elbette insani görevini yapmış, ama elbette can güvenliği adına riski büyüktü.

Oysa tanıtıcı broşürler olsa, takip edilecek yollar bilinse, herhalde insanlar o kötü yollara girip de traktörler ile transfer olmak istemez ve biz de ulusal basında “ulaşım halen traktör ile mi?” sorusuna da maruz kalmayız.

Turizmi canlandırma ve tanıtma anlamında Valilikten ciddi atılımlar bekleyen Elazığ sevdalıları var.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol