Gurbet, eskiler için çok anlam ifade eden bir sözcükken günümüzde ise itilip bir köşeye atılan ve unutulmaya terk edilmiş bir sözcük halini aldı. Asıl ironi de burada ya, barındırdığı anlamı yaşıyor adeta sonuna kadar. Lügatta yer alsa da insanların dilinden ve yüreğinden çok uzaklarda kaldı. Ya şiirlerin satırlarına tutunda ya da şarkıların melodilerine unutulmamak adına...

Mektup, telgraf, kartpostal gibi gurbet de artık bir anlam ifade etmemekte. Bunun asıl nedeni elbette teknolojik gelişmelerdir.

Eşyalar gibi sözcükler de zamanla tedavülden kaldırılır.

Ya yerini yabancı bir kelime gelip gasp etmiştir modern görünmek adına ya da o kelimenin verdiği duygusallık insanların yaşamında, yüreğinde ve en önemlisi de dilinde yer almamaktadır.

Eskiler memleketlerinden başka bir şehre gittikleri vakit, çalışmak için ya da başlık parası için gidilirdi genellikle, o şehre veya bu gidiyorum demezlerdi. Tüm bunların bir karşılığı vardı; “Gurbet!”

Gurbetti çünkü aylarca belki de yıllarca haber alınamazdı eş ve dostlardan.

Yazılan mektuplara cevap beklemek gurbetin bir vuslatıydı. O gurbeti içlerinde yaşarlardı duya duya Faruk Nafiz’in dizeleri misali...

Şiirler dökülürdü yüreklerin pınarlarından,

Türküler yakılırdı ozanların dilinden, kimi zaman da ağıtlar eşlik ederdi gurbeti kendilerine kefen edinenlere. 

Hasreti gidermek için bir mendil alınırdı yârdan nakışlı nakışlı, siyah beyaz bir fotoğraf taşınırdı cüzdanda kimi zaman bir yarı solmuş, yarin saçından bir tel alınırdı gül kokulusundan...

Şimdiyse mesafeler kısaldığı için kendisi gittiği uzak illerden dönmez oldu “gurbet”

Artık şu şehre gittim, şu şehirden geliyorum denir oldu çünkü günler hatta haftalar süren yolculuklar artık birkaç saatlik zaman dilimine sıkıştırılmıştı.

Mesafeler kısaldıkça uzaklaşıldı bazı sözcüklerden ve büyük bir boşluk oluştu hasretlik çekenlerin gönlünde.

Belki de bazı duygularımızı ifade etmekte yetersiz kalan yeni sözcükler farklı bir ruh haline sokmuştur bizi. 

Ancak gurbet her ne kadar mekansal bir eylem olsa da asıl gurbet insanların taaa içindedir.

Günümüzde bunun örnekleri hayli fazladır ve aynı ortamı paylaşıp da gurbetin en alasını yaşayanlarla doludur memleket.

Kalabalıklar içindeki yalnızlıktan pek de farksız değildir, bir çift göze bakıp da oranın ardındakileri görememek...

Aslında hiçbir dil o gurbetin anlamını ifade edemez ve bu yüzden insanlar özlemlerinin artmasıyla beraber daha çok sessizliğe gömülürler...

“Gurbet, bir şehirden değil; bir yürekten uzak düşmektir.”

Şu hayatta sizi en güzel yerinde saklayan ve hiçbir karşılık beklemeyen yüreklerden uzak düşmeyin. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol