İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ismi Cumhurbaşkanlığı adaylığı için çok anılıyor.

Gerçi kendisi “Hedefim İstanbul’da tarihin en başarılı belediye başkanı olmak. Daha ötesi yok” demişti.

Biliyoruz ki bu sözünü CHP Genel Merkezi’nden gelen baskılar nedeniyle sarf etmişti.

İşte gelinen noktada Ekrem İmamoğlu (Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna’nın deyimiyle Ekrem Pazarlama) son ayını İstanbul’dan çok yurt gezilerinde geçirmektedir.

Memleketi olan Trabzon’dan yola çıktı, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Elazığ, Malatya ve Diyarbakır ile devam eden bu geziler tatil yapmak için değil tabi ki.

Tatil olsaydı deprem de dahi ertelemediği bu zevkini hiç çekinmeden anlatırdı.

Öyle ki, gittiği şehirlerde sanki bir parti lideri, Cumhurbaşkanı adayı gibi omuzlara alındı, mitingler yaptı, konvoyla karşılamalar düzenletti bol bol nutuklar çekti ve çekmeye devam ediyor.

Millet ittifakının adayının henüz netleşmediği bu süreçte Kılıçdaroğlu’na rağmen adaylık provalarına başladığını bu geziler vasıtasıyla rahatlıkla söyleyebiliriz.

İşte bu gezilerinin duraklarından biri olan Elazığ ziyaretinin sebebi sadece okul inşaatı değildi ve bildiğim kadarıyla Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Malatya ve Diyarbakır’da ise söz verilen herhangi bir inşaat yapımı ya da bir vaadi yoktu.

Hal böyle olunca durumdan vazife çıkarıp Ekrem pazarlamaya bu zorlu süreçte destek çıkacak bazı zevatlar da olacaktır muhakkak.

İşte bu durum belki de CHP içinde bazı cepheleşmeleri de beraberinde getirecektir.

Bu noktada Sayın Gürsel Erol’un tavrı dikkat çekicidir.

Ekrem İmamoğlu’nu Elazığ gezisinde biran bile yalnız bırakmadı.

Zaten sayın Erol’un Kemal Kılıçdaroğlu ile yıldızı bir türlü barışmadı.

Bunu daha önceki yazılarımda sıklıkla dile getirmiştim.

Sayın Erol’un İmamoğlu’na bu denli yakın ilgi göstermesinin sebebini geçmişte genel başkanına olan isyanının tezahürü olarak görebiliriz.

Aynı yakın ilgi İmamoğlu’na sayın Akşener’den de gelmektedir.

Sayın Gürsel Erol’da her seferinde İyi Parti ile birlikte seçimlerin Elazığ’daki galibinin kendileri olacağını sıklıkla dile getirmektedir.

Şimdilik üç milletvekilliğini garantilediklerini de dile getirmektedirler.

Bu kadar özgüveni olan bir milletvekilinin pek tabiidir ki bu kadar özgüveni olan bir Cumhurbaşkanı adayından yana tavır takınması da gayet olağan ve doğal.

Benim anlamadığım bu İmamoğlu denen şahıs İstanbul’da hangi başarıya imza atmıştır ki bunu yere göğe sığdıramıyorlar.

Geçen hafta da belirtmiştim, bütün bu süreçlerde harici karar vericilerin bulunması meselesi artık sır değildir.

Haricilerin dahildekileri bu denli etkilemiş ve inandırmış olmaları gerçekten incelemeye değer bir konu.

Burada amaç İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olması değil Kılıçdaroğlu’nun tasfiye edilmesidir.

Bu tasfiye edilme sürecinde bizim vekilimiz safını belirlemiş gibi gözüküyor.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol