24 Ocak 2020 tarihinde 6.8 büyüklüğündeki deprem ile sarsılan Elazığ’ımız halen bu anlamda kendisine gelemedi.

Hangi bölgeden geçerseniz geçin TOKİ’nin yaptığı grup grup evleri görüyoruz ama halen çoğu boş.

Önceki evlerinin yerine yapılan TOKİ evleri dışarıdan şık görünse de ev sahipleri eve girip de yeni evlerini görünce hayal kırıklığına uğradılar.

Sadece kalite açısından değil, aynı zamanda alan olarak daha küçük evler inşa edilmişti.

Özellikle Mustafa Kemal Paşa  Mahallesinde yapılan evler zaten sanırım örneği olmayan çirkinlikte oldu.

Kimler nasıl oturacak! projeyi çizenin mimar, kontrolün mühendis tarafından yapılması da acı gerçek ve düşündürücü.

Apartman içi koridor zaten vahim. Koridorda insanlar tek sıra halinde ancak geçebilir, nerdeyse anne veya baba çocuğunun elini tutarak koridorda yürüyemeyecek kadar dar alan.

Evleri bitenler kara kara düşünüyorlar. 130 metrekare gibi bir alandan sonra 90-95 metrekare alan eve eşya yerleştirmek çok zor.

Tanıdıklarımın bir kısmı önceki eşyalarını elden çıkarmaya başladı, eşyanın kullanılması mecburi olanlar ise üzgün.

Satıp kendilerine uygun ev almayı düşünenlerin çoğu zaten satacakları evin bedelinin üzerine kredi çekmek zorunda kalacaklar.

Bu durum da ödemeyi sıkıntılı hale getiriyor. 5-6 kişilik nüfusa sahip insan nasıl o evlere sığacak, hiç mi misafir gelmeyecek?

Halen konteynır evlerde kalanlara ne demeli!

Bir mekânda tanıdığım bir çalışan askere gidecekti. Mekâna gittiğimde “Allahaısmarladık hocam askere gideceğim” dedi.

Ben de ailesinin bir şeye yardımı olabilir düşüncesiyle “eşine benim telefon numaramı bırak herhangi bir sıkıntıda beni arayabilir” dediğimde, verdiği cevap “Allah razı olsun.

Çok şükür onlar rahat kalacaklar konteynırdalar, kira derdi de yok…” diye mutluluğunu anlattığında, ne çok şükür ettiğine tekrar tanık oldum.

Elazığ ile ilgili dert mi yok? Şehir büyüyor, Belediye Başkanımız da  çalışıyor ama aksaklıklar bitmiyor.

Taaaa önceden başlayan sıkıntılar kolay düzeltilemiyor, üzerine de yenileri ekleniyor. Örneğin; Prof. Dr. Necmettin Erbakan Bulvarı yapıldığından beri nerdeyse her zaman tek şerit trafiğe açık.

Daima ya çökme veya genişletme çalışmaları var.

Sürekli çöken yolun kontrolörlüğünü yapan mühendis ve teslim alanlar, yapan firma kadar sorumlu değil mi? Şimdi yol genişletme çalışmaları var.

Elbette yerinde karar, yol dönemeçli ve sık kaza olan bir yol.

Ama mazisi çok yeni.

Bu yollar yapılırken ölçümü alan teknik elemanlar neye göre aldılar?

Çaydaçıra Mahallesinde yerleşim yerleri hızla artarken, o yolun yeterli olmayacağı da zaten beklenirken, o yolun dar yapılmasının anlamı yoktu.

 Çökmeler bitmiyor ki..

Yeniden inşa ediliyor.

Yeni inşa edilen yolda trafiğin yoğun olduğu kavşaklara umarım trafik lambaları bırakılır.

Örnek mi? Teknokent tarafından gelen yolun kuzeye yönelen yoldaki ilk kavşak yoğun olduğu için trafik lambası bir ihtiyaç.

O yolu takip eden güzergâh üzerinde lambalar ihtiyaç olacaktır.

Kuzey çevre yolunun Harput yolu üzerinde askeriye ile kesim noktasına yerleştirilen trafik lambaları yerinde karar.

Teşekkürler. 

Birkaç kavşağın yine ihtiyacı olduğunu sürücüler görüyor.

Keşke trafikte sürücüler daha dikkatli ve duyarlı olsak, DUR tabelalarına uysak, belki trafik lambası ihtiyacı bu kadar olamayacak, ama o da toplum olarak eksiğimiz diyelim.

Doğukent Mahallesi oldu olasıya perişan.

Önceki Belediye hizmetleri zamanında orada dikenlerle çevrili güya yürüyüş parkuru olan park (Prof. Dr. Mustafa Temizer Caddesi bitişiği) yanındaki arsalar satıldı diye duyum alındı.

Yollar kazıldı her ne olduysa kazı toprağı uzun süre kaldı.

Vaz geçildi intibaı yaratılmaya çalışıldı.

İnsanların o heyecanı geçince, söylenilen yere binalar dikildi.

Sus payı olarak da güya yürüyüş yolu yapıldı.

Açık alanın en çok olduğu bölge, oksijenin bol olduğu bölgede yürüyüş yolu yok.

Zaten kaldırımlarda yürümek mümkün değil. Uzun yıllardır mahalle sakinlerine göre hizmet giden bir kent olmanın üzüntüsünü yaşıyorum.

Örneğin; Çaydaçıra mahallesinde hizmet sunulan köykent projesindeki yürüyüş alanı ileride bozulmaz ise çok güzel.

İnsanlar değerlendiriyor.

Malatya yolu ve Zübeyde Hanım Caddesindeki yürüyüş yolları çiçekler ile donatılmış.

Yürürken insan huzur buluyor.

O çiçekler her nedense Doğukent Mahallesinde yetişmedi.

Yerini dikenlere bırakmıştı.

Gerçi şimdi o da yok oldu gibi.

Doğukent mahallesinde 72. Sokakta bir yere kadar evlerin suları sık sık kesiliyor.

Bazen ancak giriş katında oldukça az tazyikle akıyor.

Zaten Çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi su tazyikinin az olmasından dolayı çalışmıyor.

Beyaz masayı arıyoruz ya cevap vermiyor, ya da sürekli aynı cevap “bu hafta bakım var” Mayıs ayından beri aynı bahaneler ile uyutuluyoruz.

Bahçelerimizdeki 5 kök ağaç kurumaya terk edildi.

Yazık gerçekten yazık.

Yıllardır büyümelerini izlediğimiz 5 kök ağacın kurumaya yüz tuttuğunu görmek insanın yüreğini incitiyor.

Garip bir kesilme bazı evlere kadar kesik, ondan sonra akıyor.

Aylardır o sıkıntı giderilemedi.

Yaz mevsiminde severek kullandığımız müstakil evlerimize bu yaz sıcağında su kesintisi nedeniyle gidemeyen aileler var.

Kuzey İmar yolu kısmen yapıldı. Kalan kısmı da yapılıyor.

Fethi Sekin Hastanesine ve o bölgeye ulaşım kolaylaşıyor.

Projeyi düşünen ve uygulayanlara teşekkürler.

İstediğimiz her şey güzel, refah bir Elazığ ve yaşayanlar için.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol