Annelik öyle bir duygudur ki bu dünyanın nimetlerinden vazgeçtiği için ayaklarının altına cennet serilmiştir. Onlar, erkek evlatlarının ilk aşkı;  kız çocuklarının ilk sırdaşıdır!..

“Anne” deyince birbirinden farklı duygular insanın yüreğine doğru akar. Anneliğin tarifi ne kadar imkansızsa onun adı geçince yüreğimizin teline dokunan duyguları ifade etmek de o kadar zordur.

Bazen sıkışır ya hani yüreğimiz, nefes almakta zorlanırız nedense, dökemeyiz ya içimizdekileri kimselere, bir şeyler gelip düğümler ya boğazımızı ve o anın verdiği çaresizlikle kirpiklerimiz nemlenir, sözcükler silinir ya zihnimizde!.. İşte o anda başımızı göğe kaldırırız ve rabbimin dünyadaki merhametinin en güzel yansıması olan annemizin ismin anmaya gerek kalmadan  aklımızdan dahi geçirince varlığını öylece huzura erdirir yüreğimizi. Tüm dertlerimizin panzehiri gibidir. Derin bir nefes aldırır sıkışan yüreğimize. Her zerremize işler ve yavaş yavaş gevşemeye başlarız.

Onun varlığı bile güç verir insana. Başımızı dizine koyunca dünyaya dair bütün dertler uçup gider. Bir kuşun atan o minik yüreği kadar hafifleriz. O dizlerde duyduğumuz masalların sıcaklığına sığınıp yine çocuklaşırız. Nasıl ki evlatlar bir annenin gözünde her zaman çocuk kalıyorsa bir evlat da kaç yaşında olursa olsun annesini görünce yüreğinin bir köşesinde gizlediği hiç büyümeyen çocuk yanını ortaya çıkarır.

Onlarda “ben” diye şey olmamıştır hiçbir zaman. Hesapsızca kendilerinden vazgeçip evlatlarında var olurlar. Çocuklarının yüzünde yeşeren bir gülümseme gelip onların yanağında apayrı bir tebessüme dönüşür. Çocukların kirpiğinden düşüp de yanağından süzülen bir damla gözyaşını daha yere düşmeden silerler. 

Çok da büyük hediyeler beklemezler hiçbir vakit. Zaten karşılıksızdır onların sevgisi. Çocukken bahçemizden topladığımız adını dahi pek bilmediğimiz rengarenk çiçeklerden yaptığımız bir demeti annemize verdiğimizde ayaklarının altına serili olan cennet kokulu bir gülümseme yanaklarına konardı ve bütün çiçekler onun ay gibi parlak yüzündeki gülüşüne denk geldiği anda solmaya başlardı. Ona hep en güzel kokan çiçekleri vermek için dolanırdım bütün bahçeyi ancak çok sonra anladım, cennet kokan birine bu fani dünyaya ait hangi çiçeği getirirsen getir zaten sönük kalacağanı!..

Annelik denilen bu benzersiz ve taklit edilemeyen duyguyu anlatmaya hiçbir söz güç getiremez. Bizler de onların haklarını hiçbir şekilde ödeyemeyiz. Onlara güzel hediyeler alabilirsiniz veya farklı sürprizler yapabilirsiniz. Ancak bunlardan ziyade onları en mutlu edecek şey “vefa”dır. Çocukken eteğine tutunduğumuz annelerimizi büyüdükçe kendimizden uzaklaştırmayalım. Onlar sadece evlerimizin değil yüreğimizin de başköşesinde yer almalıdır. Kısa bir an dahi evlatlarını akıllarından çıkarmazlar ve buna rağmen ara sıra hatırlanmak bile onların gönlünü öyle hoş tutar ki!… Bayramlarda gözleri kapıdadır, pencere kenarında beklerler yolumuzu. Bayramların en güzel tatlısı onların yüzündeki bir gülümsemedir bence… Tatil planı yaparken deniz kenarına değil de annemizin dizinin dibine gidip dinlenelim.

Ben burada her ne kadar kelime ziyanı etsem de hepiniz “anne” sözcüğünü duyunca kalbinizde titreyen teli daha iyi bilirsiniz. Ben yine “ANNE” diyeyim gerisini siz gönlünüzden geçenlerle tamamlayın!…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol