İyi bir öğretmene denk geldiyse bir çocuk, hayatta en şanslı insanlardan oluverir. Ben de o çocuklardan biriyim...

Birkaç gün önce yüreği artık dünyanın ağırlığını kaldıramayan, bu hayata gözlerini yuman, geride öğrencilerine, dostlarına ve ailesine harika bir isim bırakan Kudret öğretmenim bizi şanslı çocuklar kervanına katan kişiydi. 

Annem elimden tutup ilkokula kaydetmeye götürdüğü zaman elimden değil yüreğimden tuttu ve o sıralara oturttu. Bir çocuğun annesinin elinden sonra sıcaklığını hissedebileceği diğer kişi öğretmeniymiş, onu anladım. 

 Bizler etrafı dağlarla çevrili bir köyde doğup büyüdük.

Dünyanın merkezi orasıydı bizler için ve o koca dağlar hiç aşılamayacak gibi gelirdi. O, önce hayallerimizi dağların ardına taşıdı. Artık dağların ardını görebiliyorduk hem de gözlerimiz kapalı.

Bambaşka bir dünyanın varlığından haberdar olduk. Sonra bu hayalerimiz için mücadele vermemiz gerektiğini öğretti. 

Tepemizde masmavi bir gökyüzü vardı bembeyaz bulutlarla kaplı.

Önce oraya bakmayı öğretti bambaşka bir gözle.

Kanat çırpan kuşlar gibi özgür olmayı öğütledi.

Oranın tek sahibi kuşlar değildi artık.

Bizler de hayallerimizden  kendimize birer kanat yapıp göğe doğru uçtuk. Kuşlarla yan yanaydık artık. 

Yağmur sonrası toprak kokusunu çekerdik içimize.

O, bizlere yağmur sonrası açan güneşle beraber gökkuşağının güzelliğini gösterdi.

Hepimiz o renklere tutunarak göğe yükseldik ve dağların ardına gittik, hayallerimizin peşinden...

Ben galiba fazla uzağa gidemedim...

Kudret öğretmenimin ve onun çok değerli eşi   Ayşe öğretmenimin yolunda ilerledim ki ikisi de elerimden tutmuştu küçük bir çocukken.

Benim gibi başka arkadaşlarım da oldu aynı yolda ilerlediğimiz.

Bizler hayal kurarken onun gibi, onlar gibi öğretmen olmayı istemişiz.

Bugün geriye bakınca bunu fark ettim.

Bir öğretmen, çocuğun yüzünde tebessümün kaynağı olabiliyorsa en büyük hediyeyi almış demektir.

Siz de bizlerin yüzüne bir tebessüm oldunuz hiç kaybolmamacasına. 

Biz köy çocuklarının öğretmene bakışı farklıdır.

Ona verdiği değer ve yüklediği anlam çok derindir.

Onlarla sadece aynı çatı altında yer almadık.

Aynı sofrada oturduk, aynı ekmeği bölüştük, aynı tastan su içtik, aynı sobanın etrafında ısındık, aynı yağmurun altında ıslandık, aynı karda üşüdük, aynı güneşin altında kavrulduk, aynı ağacın gölgesinde dinlendik, aynı şeylere gülüp aynı şeylere ağladık, aynı gecenin karanlığına bürünüp aynı güne uyandık. 

On bir yıl önce bu diyarı terk etmişti babam dile kolay.

Zaman geçse de acısı geçmiyor hiçbir vakit.

Bugün birkez daha babasız kaldığımı anladım.

Bir öğretmen; çocuğa ana olur, baba olur.

Yüreğinize dokunabilen bir öğretmene denk geldiyseniz eğer o bağ geçen onca zamana ve aradaki onca mefaye rağmen hiç kopmaz.

İşte Kudret öğretmenim siz de bizim o küçük yüreklerimizden öyle bir tutmuşsunuz ki geçen onca zamana rağmen sizleri unutmadık ve bundan eminim ki unutulmadık...

Kudret öğretmenim,

Bugün artık aynı göğün altında değiliz.

Bizler hâlâ bu yalan dünyada oyalanmaya devam edeceğiz daha ne kadar sürer onu bilemem ama şunu çok iyi biliyorum ki sizler Aşık Veysel’in söylediği o sözün karşılığısınız bu meslekte;

“Ben giderim adım kalır, dostlar beni hatırlasın.”

Öyle bir isim bıraktınız ki bizlere onu taşıyacak gücümüz olacak mı bilmiyorum ama nefes aldığımız sürece, bir öğretmen olarak uyandığımız her gün Kudret öğretmenin izinden gideceğiz.

Güler yüzünüz bize miras, dokunduğunuz küçük yürekler bize emanet...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol