Hiçbir şey yerinde durmaz bu hayatta ve sürekli bir devinim içerisindedir; su misali akıp gider, ne vaktinden önce ne de sonra açar bir çiçek!
Bizler, zamanın geçip geçmemesini her ne kadar kendi ruh halimize ya da beklentimize göre algılasak da o, kendi hâlinde öylece yürüyüp gider farklı bir yola sapmadan. Mevsimler de öyle işte…

Kış oldu mu doğanın üzerine beyazdan bir örtü serilir tüm yılın yorgunluğunu atabilmesi için.

O geldi mi dağların memleketin, hepsi aynı saflığa bürünür yek-pare biçimde.

Hepimiz aynı sükût içerisinde kendi köşemizde inzivaya çekiliriz.

Uzun kış gecelerini sohbetin sıcaklığıyla ısıtıp anıların güzellikleriyle yoğururuz.

Sonra baharın gelip kapımızı çalmasıyla yeniden doğmuş gibi oluruz.

Çiçekler, dallarından önce bizim ruhumuzda filizlenir; dallanıp budaklanır.

Her birini farklı ve yeni umutlarla karşılarız. Hiç fark etmeden yazın o bereketli zamanı gelir tepesindeki güneşle.

Avuçlarımızda saklı olan nasibimizi, alnımızdan süzülen terlerle bereketlendiririz. Sonbahar gelir kendini hissettirir.

Umut bağladımız çiçekler solmaya başlar, yapraklar düşer dalından ve hepsi bir sanatçının elinden çıkmış gibi rengarenk olur.

Artık mevsimlikten çıkıp bir sanata dönüşür sonbahar. Kimi hazan der kimi güz der ancak söylenen her sözde bambaşka bir anlam sırlıdır.

O sanatsal mevsimin son günleri artık…
Zaman, mevsimden habersizdir; haberi olsaydı hep sonbahar olup kalırdı. Böyle bir güzellik hiç bırakılır mı? Şairler hep sonbaharda kelimelere sevda anlamını yüklerler. Hüznün rengi olsa da onlar insana ayrı bir huzur verir. Kışın doğanın derin bir uykuya dalmasınsan önce o, uykunun karşı konulamaz ağırlığını hisseder her zerresinde sonbahar.

Yine bir yaprak düşer dalından sebepsizce, düşer de bizim ona yüklediğimiz anlamdan bihaberdir.
Yağmur düşer damla damla her bir dalına ağaçların. Yazdan kalma bir yorgunluğu onların omuzların alıp bahara hazırlamak, ayrılığın acısını hafifletip dindirmektir tek çabası. Yapraklar toprağa düşer gökteki yıldızları kıskandırırcasına bir gökyüzü oluşturur. Şairin dilinden sözcükler dökülür ve hepsi birer şiire dönüşür yüreğinde.

Şimdi hüznün kıyafetini çıkarmaya başladı doğa. Üzerine beyazdan bir örtü alacak yakın zamanda ve derin bir sessizliğine gömülüp yeniden çiçek açmak için sabırla bekleyecek. Yolcularken bir mevsimi arka kapıdan, yenisini karşılarız hiç yorulmadan farklı bir heyecanı kucaklayarak. Her ne kadar bir ayrılık gibi görünse de aslında yeni umutlara bezenerek çıkacaktır karşımıza gizlendiği saflığın altından.
Yeni şiirler, yeni sevdalar, farklı duygular…
Hepsi de vuslatını bekleyecek sabırla!
Zaman kimseyi beklemez, bizler de her mevsimin kendine has güzelliklerini keşfedip tadını çıkarmaya çalışalım. Dökülen her yaprak elbette toprak olup düştüğü dala yeniden can suyunu taşıyacaktır yorulup usanmadan!!!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol