Yazı işleri Müdiremin uyarısı üzerine  Ne yazayım diye düşünürken, Gündemde o kadar çok konu var ki hangisine başlayayım.

Durdum bir lahza  düşündüm.

Tv ekranlarından sabah kuşağı Aile kurumunu sabote eden, Zina mahsulü Bebek ile iftihar eden Anneyi mi yazayım.

Yoksa Eşinin Zina ederek doğurduğu veledi zinayı Kabullenen Peygamber s.a.v. ifadesi ise Deyyus'u mu yazayım.

veya, Reytin uğruna Bu tür ahlaksızlıkları program yapıp allandıra pullandıra kristal kahkahalar eşliğinde  Ailelere sunan Namus-İffet-Haya- Edep yoksunu sunucu bayanın 6284 İstanbul sözleşmesine karşı tazelediği imanını mı yazayım.

Dün CNN Türk'e konuk olan İletişim Başkanı sn Fahrettin ALTUNUN Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün yürüttüğü işlevlerin tümünü devralındığını, Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki basın müşavirliğinin fonksiyonlarının üstlenildiğini söyleyip.

daha önce bir başbakan yardımcısının koordine ettiği Anadolu Ajansı, TRT ve Basın İlan Kurumu gibi kurumlarla ilişkiyi hükümet adına sürdüren, koordine eden ve yeri geldiğinde denetimini yapan bir kurum olduklarını söylediği halde Bu tür Ahlaksızlıklara sessiz kalınmasını mı yazayım.

Daha önceleri  yaptığı bir açıklamada  RTÜK Üyesi İlhan Taşçı,  ATV’nin son altı ay içinde 89 bin 987 kez şikayet edilmesine rağmen bir tek dosyasının dahi görüşülmediğini, Taşçı, iktidar yanlısı kanalların RTÜK tarafından korunduğunu belirttiği halde,

aynı Rtük'un kendi sitesinde paylaştığı ; '''  25.09.2019 tarihinde internet üzerinden RTÜK iletişim merkezine ulaşan bir kişinin Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, Üst Kurul Başkanı ve Üst Kurul üyelerini hedef alan küfür ve hakaret içerikli bildirimi hakkında Üst Kurul Başkanlığımız tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.''' açıklamasını mı yazayım

Başta Sn Cumhur başkanımıza olmak üzere bu tür hakaret ve küfür içeren hiç bir  durumu kabullenmem mümkün olmadığı gibi, Aile kurumunu sabote eden Bu tür yayınları da kabullenmem mümkün değil, Rtük ten   aynı ivedilikle ATV hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğine bekliyorum. fakat  ne garipse  89.987+1 oldu.

Rtük  Halkın Tv ekranlarından yayınlanan  Ahlaksızlıklar, Aile kurumunu sabote eden türden yayınlara karşı sessiz.  

Neyi yazayım sn Yazı işleri Müdirem.
Yoksa Yurt Dışında Çalışan, yaz aylarında Geldikleri ana vatanlarında ki Bankalara Birikimlerini yatırarak Geri dönen Gurbetçi vatandaşlarımızın Ülke ekonomilerine katkı sağlasın diye bıraktıkları dövizleri, Çalışıp yaşadıkları Ülkelere bildirilmesini mi yazayım.

Yoksa,  ''' Hassas kalpli diyebileceğiniz insanlardan birisiyim. Şu zamana kadar hep doğru olanı yapmaya çalıştım. Yalan söylememeye, küfür etmemeye ve argo kullanmamaya çalıştım. İnsanları incitmemeye özen gösterdim, onlara sürekli olarak elimden geldiğince yardımcı oldum, değerli hissetmelerini sağladım, verebildiğim kadar değer verdim. Çokça empati yaptım duygularını hissetmeye, onları anlamaya büyük özen gösterdim. Çok yönlü olabilmek için her kafa yapısına uygun şarkı dinledim, kitap okudum, araştırma yaptım. Herkesin görüşünü değerlendirdim, onlara saygı gösterdim.....

Kendimi geliştirmek için spora gittim, yabancı dil öğrenmeye çalıştım. Herkese ve her şeye karşı merhametli oldum. Karıncayı bile ezmemeye özen gösterdim. Evde bir arı veya böcek olsa bile onu öldürmek yerine bardakla alıp özgür bıraktım,

 Bir araba, bir ev veya herhangi bir şey uğruna yıllarımı, aylarımı harcamak istemiyorum................ Merak ediyorum neden kimse bana değerli olduğumu hissettirmiyor? Neden kimse beni sevmiyor? Milyarlarca insan olmasına rağmen neden kendimi bu dünyada yalnız ve değersiz hissediyorum? Biraz daha eğlenceli, daha yakışıklı, daha çalışkan mı olmam gerek? Hayat bunları istiyor. Benim bunları karşılayacak ne gücüm ne de umudum var.

Daha iyi görünmek için, insanların beni sevmelerini sağlamak için kendimi yormak, yıpratmak, ruhumu bedenimi kirletmek istemiyorum...'''  Diye bir mektup yazarak insanlık ailesine  ders veren  Furkan Celep'in İntihar etmesini mi yazayım.

bir kucak sakalı ile yanmayan kefen ticareti yaparak ALLAH RESULU s.a.v. bin bir türlü iftiralar atarak uydurduğu hadislerle şeyhine intisap eden müritlerin yatak odalarında eşleriyle kaç kez cima ettiklerini bilen röntgenci din pazarlayıcısı melunların, KURAN VE SÜNNETE sımsıkı bağlı bir hayat yaşamaya çalışan müteddeyin Müslümanları SELEFİ DERNEKLER SİLAHLANIYOR diyerek, Savcılar beni davet etse  2000 Selefi derneğin ismini veririm  diyecek kadar Kuran ve sünnet düşmanı Doğu perinçek'in dostu Cübbeli ahmeti mi yazayım.

Dış görüntüleri tamamen bizi andıran ve bu şekilde bizi dahil herkesi kandıran  bir neslin çokluğu ardından Savrulmaya başladığımızı mı yazayım.. Zira öncesinde içimizde münafık yoktu. Çünkü bizden olmanın bir getirisi yoktu. Bizden olan ya dayak yiyor ya işkence görüyor ya sürgün ediliyor ya hapse atılıyor ya işinden ediliyor ya da öldürülüyordu. Bizden olmak demek buydu.

Sonra paramız oldu. Arsalar alacak paralarımız oldu. Sıra bize geldi. Güçlü olduk. Kalabalık olduk. Kalabalık olunca bizi kimse dövemez oldu. Yeltenenler de Bedir'de boylarının ölçüsünü aldılar. Ama sonra bizim kıyafetleri giyen, bizim gibi slogan atan, bizim gibi tesettüre giren, hatta namaza kalan, hatta cihada gelen ve hatta cami açan yeni bir grup geldi. Bunlar bizimleydi ama bizden olmayanlarımı yazayım.




Evet Gündem o kadar yoğun ki  yetişmek yazmak  detaylandırmak ve Adalet terazisi ile tartıp ölçerek yazmaya çalışmak oldukça güç,  zira ''Ne kadar çok bilirsen bil Karşındakinin seni Anlaya bildiği kadarsın''' özdeyişine kendimi vurup  bir tür anlaşılmayacağımı,  Derdimin İnsan, sırtımda koskoca bir insanlığın birikmiş sorunları ile tökezleye tökezleye yürümeye çalışan bir ihtiyar olarak. Çiçek böcek hikayeleri de yazamıyorum.

yağlı bir örkenin sıcaklığını hisseder oluyorum boynumda.
 son umudum dar ağacında sallandığımı görüyorum,Bakma Öyle masumca yazılmış sözlerime  Yıkılıyor yok oluyor kahr Oluyorum.

 

Ömerleri beklerken Ömer beklentisi içinde olanların umutlarını gömenlerin atandığı bir şehirde  yazmak  hakikatten zor,Bir zamanlar kurucusu olduğu vakfa 28 şubat sonrası adımını atmayarak Samiri'nin Yaldızlı Buzağısıyla Tanışanların, Musa'nın safında olmasını beklemek kadar İyi niyetli saf bir halkın duygularını okşamak daha da zor.

Selam ve dua ile...


 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol