İktidar yine bol bonus dolu “MÜJDE” verdi! Öyle böyle bir müjde değil üstelik…Hangi müjdeden bahsediyorum? Öğretmenlerin saatlik ders ücretleri yüzde 25 artacakmış! Müjdeye bakın siz! “Müjde” olarak verilen %25’lik zam oranını sosyal medya hesabından Mustafa Destici de kamuoyuna duyurdu. Çok bilmiş medya ise yine ponpon kızlar ekibi gibi “ek ders ücretlerine zam” diye refah algısına uyumlayarak haber yaptı. Ücretli öğretmenler girdikleri dersler karşılığında aldıkları ve açlık sınırının altında kalan zamlı ücretleri müjde olarak nasıl verilebiliyor?

Sormak Gerekiyor? Yapılmamış Zam Üzerinden Pembe Hayal Satılır mı? Satılırmış…

Sayın Mustafa Destici sosyal medya hesabından kamuoyuna müjdeyi şu açıklamayla duyurdu: “Ücretli öğretmenlerimizin saatlik ders ücretleri 61 liradan 75.15 liraya yükseltiliyor. Bu şekliye, haftada 30 saat derse giren bir ücretli öğretmenimizin bir ayda alacağı ücret 7200 liradan 9000 liraya yükselmiş olacak. Bu makul, ve hakkaniyetli değildir. Ücretli öğretmenlerimize, en azından DYK ücretleri oranında, 150 lira civarında ücret ödenirse, haftada 20 saat derse giren bir ücretli öğretmenimiz ayda 12.000, 30 saat derse giren de 18.000 lira kazanabilir.” Ücretli öğretmenlerin iş güvenceleri, belirlenmiş statüleri, mesleki hakları, tam sigortaları, yer değiştirme hakları da yok. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen açığını ucuza kapatmanın yolu olarak, öğretmen atamak yerine, ücretli öğretmenler görevlendiriyor. Eğitim sisteminde tahmini en az 70- 80 bin ücretli öğretmen var. Tam sayı verilmiyor. Zira Bakanlık, öğretmen atamasında sıkıştırma oluşmasın diye bilgi vermiyor olabilir.

Eğitimselde Ekonomik Sınav

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelecek nesilleri yetiştiren öğretmenlerin açlık sınırı altında kalan ücretleri nedeniyle ekonomik sıkıntılar çektiğinden bilgisi var mıdır? Okulda ek ders karşılığı görev yapan ücretli öğretmenler ayrıca asgari ücretin çok çok altında maaş alıyor. Haftalık en fazla 30 saat derse girme hakkı bulunan ücretli öğretmenlerin birçoğu, bu saatin altında da görev almak zorunda kalıyor. En iyi durumda haftada 30 saat derse giren bir ücretli öğretmenin alacağı ücret, yine kölelik ücretidir.

Şu noktayı da gözden kaçırmamak gerekir; ücretli öğretmenlerin her ay 120 saati tamamlaması mümkün mü? Yoksa yanlış bilgi mi aktarılıyor kamuoyuna? Yaz tatilinde tamamen işsiz kalan, ara tatillerde, resmî tatillerde hiçbir ücrete hak kazanmayan ücretli öğretmenler, üç kuruş kazanmak için eğitim dışında olan iş gücüne yöneliyor.

Ücretli Öğretmenler İçin Emeklilik de Hayal!

Ücretli öğretmenlerin aylık sigortaları, en fazla 16 gün üzerinden hesaplanıyor. Ara tatillerde bu süre 8 güne düşüyor. Aylık sigorta primleri 30 gün üzerinden yatırılacak bir ücretli öğretmen, emeklilik yaşından bağımsız olarak 20 yıllık bir sürede emekliliğe hak kazanıyor. Ancak mevcut koşullarda çalışan bir ücretli öğretmenin emekli olabilmesi için 65 yıl sürekli çalışması gerekiyor. Ücretli öğretmenlerin aylık primlerinin eksik yatırılması verilen emeğin, çalışmanın görmezden gelinmesi demektir, eşitsizliktir, haksızlıktır, adaletsizliktir! Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ve Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı işbirliği yaparak ücretli çalışmak zorunda bırakılan öğretmenlerin sigorta primleri 30 gün olarak yatırılması için düzenleme yapabilirler. Bu gerçekler ortadayken, hayat pahalılığı her alanı kasıp kavururken, hiç mi yüzünüz kızarmadan yüzde 25’lik zammı “Müjde” diye insanlara açıklayabiliyorsunuz?

Seçim Öncesi Sırf Birkaç Oy İçin Mülakatların Kalkacağı Vaadinde Bulundu İktidar?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim öncesi seçim beyannamesi olarak yaptığı açıklamada, kamuya personel alımında mülakatların kaldırılacağı vaadinde bulunmuştu. Habertürk de canlı yayınına katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise “O aslında öyle diyerek” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mülakatların kalkacağı sözünü vermediğini savundu, öğretmen atamalarında mülakatların kalkmadığını duyurdu.

Bakan Tekin, öğretmen atamasındaki karmaşıklığa dikkat çekti. Peki 21 yıldır neden karmaşıklığı düzeltmediniz? Neden mülakat ısrarını da bırakılmıyor? İhtimaldir ki, bu mülakat inadı kabinede bakan değişimine neden olacaktır. Yanlıştan dönün! Tamam KPSS’yi anladı millet! Bir sıralama sınavına ihtiyaç var. Öğretmen Alan Bilgisi Sınavı nedir? Böyle bir sınav, öğretmenin başarısını gösteren diplomasının da, okullarımızda verilen eğitimin de inkarı değil midir? ÖABT’yi de sizler icat etmediniz mi?

Bu memlekette mülakatın haksızlık olduğunu herkes kabul ediyor ancak beyanda bulunmuyor. Yoldan geçene birine sorsanız mülakatın torpil müessesesi olduğunu söyleyecektir. Bir genç en az iki yıl üniversite sınavlarına hazırlanıp eğitim fakültesi kazanacak, dört yıl okuyacak, ders anlatacak, staj yapacak ve üniversite o gence öğretmenlik yapabilir yetkisi veren bir diploma verecek. Sonra gidip üç tane merkezi sınava girecek. Yetmeyecek mülakat masaları kurulup, nasıl atandığı, nasıl eğitim yöneticisi olduğu belli olmayan güya eğitimden anlayan(!) üç kişi o genci karşısına alıp öğretmenlik yapabilir kararı verecek!

Genç zaten 25 yaşına gelmiş, okuyacağını okumuş. 45 dakikalık mülakatta elenmiş. Sonra ne yapsın bu genç! Mülakatta ısrar etmek demek eğitim fakültelerine güvenmemektir. Bir tane eğitim fakültesi dekanı da çıkıp bu mülakat yanlış, biz zaten bu gençleri öğretmen olarak yetiştirdik diyemiyor! Kendinizi o umut vadettiğiniz gençlerin yerine koyun öyle düşünün efendiler…Mülakat nedeniyle atanamayan ve hayatları kararan öğretmenlerden söz etmeye gerek var mı? Ancak en azından mülakatlar kaldırılarak yeni hayatların kararmasına engel olunabilir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol