Sawubona;

Güney Afrika’da selamlaşılırken kullanılan bir kelimedir ancak öyle sıradan bir sözcük olmadığı sahip olduğu anlamdan anlaşılıyor.

Selamlaşılırken kullanılan bu sözcük “seni görüyorum.” diye bir anlam taşıyor.

Belki çok sıradan bir anlammış gibi gelebilir çoğunuza fakat ben bu kelimenin anlamıyla karşılaştığım ilk andan itibaren aslında neden bu kelimenin kullanıldığını anladım, özellikle günümüzdeki insani ilişkilere baktığımda çok daha derin anlamlar barındırdığını fark ettim.

Sawubona, seni görüyorum ve selamı sadece dille değil derinden gelen bir duyguyla veriyorum. 

Selamlaşmak, toplumlarda insanlar arasındaki bağın kuvvetlenmesini sağlayan en önemli etkendir.

Peygamber efendimiz (S.A.V) de selamlaşmayı yaymamızı asırlar öncesinden bize tembih etmişti. 

Sawubona, günümüz insanlarının arasındaki selamlaşmanın ne kadar da yapay hatta aşıraya kaçmak gerekirse “riyakâr” olduğunu gösteriyor.

Seni görüyorum, yani göz göze bakıyoruz ve insanların hiç konuşmadan muhabbet edebileceği, duygularını en açık şekilde ifade edebileceği tek şey gözlerdir.

Kimi zaman binlerce sözden daha derin anlamlar taşır ki kalbin aynasıdır gözler.

Gittikçe samimiyetsiz bir hâl alan insani ilişkilerimizin eski güzel zamanlarını hatırlatacak bir sözdür Sawubona.

Teknolojik aletlerin hızla gelişimine tam aksi orantılı şekilde muhabbetlerde de bir o kadar gerileme meydana geldi maalesef.

Saatlerce aynı mekanı paylaşan, aynı havayı soluyon insanların yaptıkları sohbetlerin süresi birkaç dakikadır.

Aynı mekanda farklı dünyaları yaşamak, birbirinden habersiz.

Kelimeleri zayi etmemek adına bunu yaptıklarını düşünmek sadece polyanacılık olur. 

İnsanlar arasındaki konuşmaları artık “muhabbet” veya “sohbet” diye adlandıramaz olduk çünkü gerçek manada yapılan bir muhabbet insana iyi gelir ve onun temel kuralı ise göz teması kurmaktır. O temas kurulmadan dilden dökülen sözlerin samimiyeti ölçemeyiz.

Yani gözler, dil ve yürek arasındaki hakikat köprüsüdür...

Bilinen bir kıssadır, iki dervişin saatlerce oturup tek bir kelime dahi etmeden muhabbet ettikleri.

Sohbetin sonunda dervişlerden birinin sözü, “ Çok güzel bir muhabbetti.”

Bu söz, konuşmadan da hâl diliyle bile sohbet edilebileceğini anlatıyor.

Günümüzde ise onlarca kelime ziyan ediliyor hiçbir anlama ulaşamadan.

Ziyanların en büyüklerinden biridir kelamın israfı.

İletişim ağının bu kadar gelişmiş olduğu ancak buna binaen insanlar arasında bu kadar kopuk olduğu bir dönemdeyiz.

Herkes elindeki telefonlarda onlarca insanla iletişime geçtiği halde yanıbaşındaki güzelliklerin farkına varamıyor.

Uzaktakilerine yakın olduğunu düşünürken aslında yanındakilerden bir o kadar uzaklaştığını anlayamıyor.

Aslında “Sawubona” bakmak ve görmek arasındaki fark gibi.

İnsanlar artık sadece bakıyor ve maalesef göremiyor.

Herkese,

“Sawubona!”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol