Türkiye de, 14 mayıs 1948 yılında İsrail devleti kurulduğu günlerde Yahudi sermayesi ile bir günlük gazete  yayın hayatına HÜRRİYET  adıyla başlıyordu, Her ne kadar yayın hayatına 1 Mayıs 1948 de başlamış olsa da Okuyucu ile buluştuğu tarih 14 Mayıstır.

O zamanlar kayıtlara geçen bir bilgi ile  Hürriyetin Yahudi sermayesi ile  kurulduğu, Günün koşullarında en usta kalem olan T.G.C.B. Burhan Felek'e Götürülen teklife Burhan Felek Ben Yahudi gazetesinde yazmam dediği aktarılır.

Gazetenin Yahudi sermayesi ile kurulduğu dedikodusu patronun oğlunu bile etkilemişti.

'Bu iddia o kadar çok tekrarlanır olmuştu ki, Gazetenin Kurucusu Sedat Simavi'nin küçük oğlu Erol'u bile şüpheye düşürmüştü. Bir gün gözünü karartıp Muhasebe ve İdare Müdürü Fahri Refiğ'in odasına girmiş ve kapıyı kilitlemişti. Kafasında dönüp dolaşmakta olan soruya cevap bulabilme fırsatını nihayet yakalamıştı:

Fahri Refiğ'e '''Bana bak! Çocuklarının ölüsünü öp, n'olur bana gerçeği söyle. Bizim gazete Yahudi sermayesiyle mi kuruldu?' diye sorunca;

Bu soru yetmiş yaşındaki Fahri Refiğ'i çileden çıkartmaya yetmişti.

Fahri Refiğ, öfke içinde verdiği cevabı bizzat Erol Simavi Şöyle anlatıyor:

O da Selanikliydi. Bu kez birden sinirlendi. 'Sen deli misin be?' dedi. 'Neler uyduruyorsun öyle? Defol, serseri.. Burda Biraderlere komisyonlarını bile son kuruşuna kadar ödedik.!!!, Ne Yahudi sermayesiymiş...'

Peki kimdi bu Biraderler? azıcık masonluk bilgisine sahip olanlar bilir ki Birader  Siyonist İsrail  fikrine sahip olanlara verilen lakaptır.

Biz burada O lakabı veya birader,Siyonist,İsrail konuları üzerinde durmayacağız  İleride  bu konu hakkında detaylı yazılar düşünüyorum.

son kuruşuna kadar olan borcu ödenmiş bir gazetenin amacı üzerine olacak bu yazı.

1953 yılında vefat eden Sedat Simavi ardından Gazetenin Başına geçen Haldun Simavi  O gün ilk açıklamasında '''BASINLA  ŞEYTANİ MESELELERİ UYARACAĞIZ '' diyerek çıktığı yolda  Hürriyet gazetesi Gazetecilik yerine  Paparazi ve  reklam sektörü ile  gittikçe palazlanıyor  günlük trajı 1 milyonu aştığı günler oluyordu.

daha sonra Kardeşi Erol Simavi ile anlaşamayıp Hürriyeti Erol Simavi ye bırakıp ilk web ofset baskı sistemi ile  Günaydın Gazetesini kurup 70 li yılların sonuna doğru 1 milyon traj ve sosyete kesimine hitap eden ŞEY dergisini çıkararak paparazi yolunda cinsel dürtülere hitap ederek yoluna devam ediyordu Haldun Simavi.

ŞEY dergisinin ilk sayısı 60 binlik bir traj ile 1978 yılında haftalık olarak çıkıp  79 sonu stepneye çekilip, Basın yolu ile ŞEY tani meselelerin uyarılması gününü bekliyordu.

Biz Müslümanlar O gün Siyasal islam'ın söylemlerine tam anlamıyla adapte olmaya çalışırken SİMAVİ kardeşler bel altı vurmanın planlarını yapıyordu.

Derken  1 Mart 1983 günü özel tv ( Star-Atv.Show. vs gibi ) bir reklam boy gösteriyordu. Tolumda bastırılmış cinselliği harekete geçirecek anosu ile reklam 2.5 ay devam etti. derken 23 Mayıs 1983 günü Hürriyet gazetesi  Babadan Miras alındığı tarihten otuz yıl sonra Her yılın bir özetinin geçtiği 30 sayfalık bir ek ile okuyucu karşısına çıkarken ilk sayfada Başlarken başlığı altında Hürriyet Gazetesinin Amacının anlatıldığı sütunda şu ifade Dikkat Çekiyordu. '''BİZ BASINLA ŞEYTANİ MESELELERİ UYARACAĞIZ '' ve aynı gün TAN gazetesi de ilk sayısı ile okuyucusu ile buluşuyordu.Akşamı Sultanahmet Camiinde İbrahim Tatlıses Bu günün anısına Mevlit okuyordu.

Tıpkı  çıktığı tv programında doğurduğu çocuğun  komşusundan olduğu niçin ELHAMDULULLİAH diyen edepsiz kadın gibi.

Simavi kardeşler Basın İle  ŞEY-TAN'ı  (!) uyarmaya başladılar..

 

Daha önce 1979 da stepneye bırakılan ŞEY dergisi  TAN gazetesinin yayın hayatın  başlamasından kısa bir süre  sonra ŞEY dergisi  Tekrar yayın hayatına(1984)  başlıyordu.

Tan Gazetesi, Cinselliği bastırılmış muhafazakar (!) kesimden azımsanmayacak bir kitle gençlerin de aldığı ve  1 milyon  Traj  ile Günaydın ve Hürriyet gazeteleri ile yarışır olmuştu.

Artık Basın Yoluyla ŞEY-TAN uyandırılmış, Bu uyandırılma fitili tutuşturularak Müstehcenliğin girmediği halkın rağbet ettiği yerler kalmamıştı, Öyle ki, İslamcı gazetelerin arasına TAN GAZETESİ koyarak cinsel dürtülerini tatmin edecek azımsanmayacak bir çoğunluk oluşmuştu.

İlk sayısında sür manşetten Yarı çıplak bir kadın resmi ile   BANA ORMANDA ŞU ADAM TECAVÜZ ETTİ  ifadesi ile tecavüzün yollarını öğretiyor.

Alıştırıla alıştırıla Çıplaklık, tecavüz, fuhuş, sapıklık, sarkıntılık toplumda kol geziyor,ŞEY ve TAN İle basın yoluyla  bunlar yapılırken diğer yandan Özel TV ler sabah kuşağı evliya filmleri oynatıp gün doğumundan sonra göğüs dekolteli, mini etekli sunucuların hazırladıkları eğlence, müzik söyleşi programları ile AİLE yok ediliyordu.

ŞEY ve TAN ile ŞEYTAN  uyandırılmış, kendilerine islamCI denilen zümre siyasal İslam'a kuyruk olma yarışı içinde koşuştururken,  AİLE, TV Minberlerine  teslim edilmişti,

Erol Simavi, Kapatma olarak kullandığı Nükhet Duru ajda pekkandan sahneyi almış İbrahim Tatlıses Nükhet'in gölgesinde  Simavi'nin Himayesinde gırtlak show ile ayağında kundura türküsünü söylemeye devam ediyordu.

ŞEY-TAN uyandırılılmış ŞEYTAN dört bir koldan saldırya geçmişti, artık ta günümüze gelene kadar saldırının yapılmadık hiç bir türü kalmamıştı. en son  Bir tv programı düşünün ki, güya çocuğun babası kim diye onu araştırıyor. Bir onursuz erkek, kendisinden olmasa da çocuğu kabul edeceğini, vermeyeceğini söylerken, arsız ve edepsiz bir kadın ise test sonuçlarından,

çocuğun babasının kendi eşi değil de komşusu çıkması için dua ediyor...

Ey televizyoncular, böyle programlar ile hangi değerleri yerle bir ettiğinizi, ayrıca toplumun inancına ve imanına savaş açtığınızı biliyor musunuz?

Sizler biliyorsunuz, bunu biliyoruz ama hâlâ bu programları takip eden "safdillere" ve müsaade edenlere bir çift lafımız var....

 Hala Fark etmeyecek misinin  ŞEY ve TAN  ile uyandırılan ŞEYTAN'ın  Aile, çocuk, eş, komşu, namus, dua ve daha neler neleri değersiz Ettiğini.,

Aile içi sadakat ayaklar altında.... Gayrimeşru ilişkiler, normal bir olaymış gibi konuşuluyor. Yüzlerce kişi stüdyoda, milyonlarca kişi ise ekranlarda bu rezaletleri seyrediyor!

Alt yazıda "çocuk komşudan mı?" diye yazıyor. Oysa biz, komşusu kendisinden emin olmayan, güvenilmeyen kimsenin, iman sahibi olmadığını öğrendik peygamberimizden.

Komşunun ırzına, namusuna yan gözle bakmanın en büyük namussuzluk olduğuna inandık değilmi?

Peki ne ara böyle bozulduk, Nerede hata yaptık? siyasal İslam ile sistemi dönüştürmek için Mücadele edeceğimizin sürekli altını çizerken, meydanlarda HAK YOL İSLAM YAZACAĞIZ  Marşları Söylerken, simavi kardeşler ŞEY ve TAN ile  AİLE hayatımızın dibine dinamit koydu ve bugün kalkmış Bu rezaleti birbirimize şikayet ediyoruz.


Söylermisiniz. Toplumun değerlerine ŞEY ve TAN  ile başlatılan ŞEYTANİ uyanış günümüzde  tv programları ile savaş açılırken, ağırınıza / Ağırımıza da gitse Gerçeklere yüzleşmek zorundayız, Bizler hala ne için toplanıyor, birbirimize  din pazarlıyoruz, sen selefisin, sen mutasaffıv, sen demokrat, O radikal kavgası  gürültüsü neden?

Biraz ağır olacak ama, ne işe yarıyorsunuz? Yok efendim benim bu yazılanlarla benim  alakam yok, burada yazılanlardan dolayı beni suçlama hakkına sahip değilsin  diyenlerin sesleri geliyor kulağıma.

Ali Şeriati nin dediği gibi ANNE BABA  HEPİMİZ SUÇLUYUZ.  Zira Basınla  Şeytani meseleler uyarılacak denilen gün  sistemi Dönüştüreceğiz diyerek koyulduğumuz yolda ne acıdır ki  geldiğimiz noktada Sistem bizi tamamen dönüştürdü.


selam ve  dua ile .

 

 
 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol