İslam bir inanç sistemidir. Aynı zamanda bir medeniyettir.

Türk milleti, bu medeniyet dairesine bin yıldan fazladır yerleşmiştir.

Din; yeme, içme, giyme; şiir, musiki, mimari velhasıl yaşantımızın her alanına sirayet etmiştir.

Türk-İslam kadim kültürümüzden arta kalan sayfalar dolusu geleneğimiz var.

Daha ömrün bebeklik çağında “Seni kim yarattı?

Bizim peygamberimiz kim? “ sorularının yanıtları verilir çocuğa.

Din, genel kültürün alt yapısı oluşturulur ayrıca.

Yavrucak, en azından Allah, peygamber kavramına ufaktan aşina olur.

Aklı biraz daha ermeye başlayınca İslam’ın beş şartı bilgisi verilir.

Öğrenilmiş midir diye kontrol edilir bu süre zarfında.

Çocukluk dedik ya oyun sayışmacasında bile “Allah’ın dediği olur, şeytanın dediği olmaz” şeklinde çocuk Müslümanlığı tadında sayışmacalar yapılırdı.

Aile ortamında, anne baba tarafından yemeğe beslemeyle başlamanın şart olduğu söylenirdi.

Eğer besmele çekilmezse şeytanın kendileriyle birlikte yemek yiyeceği telkin edilirdi.

Afiyetle doymak için “Bismillah “ doyunca da şükür için Elhamdülillah” demek sık sık hatırlatılırdı.

Anadolu Müslümanlığında bir şeyi kesinlikle yapacağım demek kibir ve gaflet göstergesi sayılır.

Bunun yerine Allah isterse olur mealinde “İnşaAllah” diyerek olanı, yapılanı Allah’tan bilme onun yüceliğine bağlanma vardır.

Bu bir dil ve kültür alışkanlığıdır.Yine “ MaşaAllah” iyi olana güzel yapılana bir zarar gelmesin diye söylenen manevi bir kelamdır.

Nazar için bir kalkandır, zırhtır.

Eski topraklar biraya geldiklerinde  "Cedden rahmet, baban rahmet! “muhabbetleri döner.

Nasılsın iyi misin derken bile ölmüşlere rahmet çıkaran bir vefa temsili yapılır oracıkta.

Bir yakınımız bir yere gittiğinde güvende olması, sağ salim gidip gelmesi için söylenen söz "Allah'a ısmarladıktır.

Benzer bir şekilde önce Allah’a sonra sana emanet kullanımı da vardır. Bu güzel temennilerle sevdiğimiz birini, bir yakınımızı en güvenilir en sağlam merciye havale ederiz

Anadolu’da bir kadının ahiret yaşantısı ile ilgili temennide bulunurken Peygamber efendimizin kızı kastedilerek “Fatma Anamıza Komşu Olasın”  diye dua edilir.

Eğer muhatap erkekse” Hızır Aleyselam’a , Musa Aleyselam’a komşu olasın denir.

“Hemen her kültür ve dinde “su “ mübarektir, en değerli nimettir.

Küçük,su verdiğinde büyük  “Su  Gibi Aziz Ol “diyerek susuzluğunu  gideren kişinin şahsiyetini yükselten bir değer yüklemesi yapılır. .

Türk milletinin ad verme geleneğine 2000’li yılları saymazsak ülkemizde en çok olan isimler Mehmet, Mustafa ve Ahmet’tir.

Bu adların ortak özelliği bu üçü de Peygamber efendimizin şanı sıfatıdır.

Eskiden, kız çocuklarına koyulan kız isimlerinde de yine Peygamber efendimizin ailesinden “Fatma, Emine, Ayşe ve Hatice” evvelce en çok konan isimlerdi.

Aslında Türk insanı “Muhammed” adını evladına doğrudan kullanmaktan haya eder aslında

Ola ki çocuk ismin şerefine yakışmayacak işler yapar ya da çocuğuna kızarken isme bir helal gelir gibi ince düşüncelerden dolayı Muhammed isminin yanına bir isim daha ilave eder ve daha çok o isimle seslenilir. Toplum, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A .V )  çiçeklerin en zarifine en güzeline “Gül’e benzetir. Onun cemali de kokusu da kasidelerde denildiği gibi güldür gül ! 

Peygamber efendimizin sevgisi ve muhabbeti ona duyduğumuz ülfet duygusundan olacak ki kendisini betimlerken Arap olarak düşünmez Türk’müş, Türk gibiymiş düşünürüz. Irksal bir tutum değildir bu durum. Onun misyonun evrenselliği ve  gönüllerde aldığı kalıpla ilgili bir durumdur bu kendi zatında.

Dilde din babında sözgelimi, Hz. Peygamber’in adına küçültme eki getirip "Küçük Muhammetler" anlamına gelen Mehmetçik demişiz. Kutsi bir mana atfetmişiz.

Hz. Muhammed(S.a.v) bilindiği üzere yaşadığı devirde İslam Ordularının başkomutanıydı. Buna münhasır askeriyeyi  “Peygamber Ocağı” gibi güzel bir tamlamayla ifade etmişiz.

Osmanlı Devleti zamanında başta "Kuran" olmak üzre mevlit, kaside, Ezan ,sala, ilahi  gibi  dini, musikiyle icra etmek için onlarca makam icat edilmiştir.

Türk şiirinin duru sesi  Yunus Emre  Sen Elif’i  bilmezsen bu nice okumaktır deyip  bir Müslümanın  ilim tahsilinde, cahilliğini gidermede önce Allah’ın derslerini öğrenmesini tavsiye etmiştir, Hatta tavsiyenin ötesinde olmazsa olmaz kılmıştır.

Türk milleti dini anlamak, yaşamak ve yaşatmak için cidden çok kafa yormuş  bunun yansıması olarak Türkçe’de birbirinden anlamlı ve değerli  Türk dili dini motifleri Türk Kültürü içinde yüzyıllardan gelen birikimden gelerek bu günkü Türk-İslam  yorumu vücut bulmuştur.


 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol