Bu satırlardan güzel memleketimin ahvali gidişatını pek çok kereler dile getirdik.

Ne yazık ki hep olumsuz düşünceler yapışmış kalemimize.

Sahi Aziz Şehir neden bu durumdadır?

Bu kadar mı acınacak haldedir şehrimiz?

Bizler yani uzaktakiler memleket hasretiyle yanarken, siz oradakiler Aziz Şehri biraz daha geriye götürmenin hesabı mı içindesiniz?

Bizler kaderin rüzgarıyla uzaklara savrulurken, dönüp bakakaldık güzelliklerin ardından.

Onca güzelliği terk edip gittik.

Suçluyuz elbette.

Siz orada kalan adam gibi adamlar, neden sahip çıkmadınız memleketimize?

Şimdi biz Elaziz’in neyiyle hava atıp övüneceğiz?

Ne bıraktınız bize gururlanacağımız?

Biz giderken tertemizdi Aziz şehrimiz.

Öyledir hala belleğimizde.

Ama siz oradakilerle konuştukça, yazdıklarınızı okudukça ve gelip gördüklerimize bakınca bellekte olanlar yer ile yeksan oldu.

Şimdi biz uzaktakiler mi suçludur yoksa siz oradakiler mi?

Oysa orada doğduk, oraların suyunu kana kana içtik, mahallelerinde geçti ilk gençlik yıllarımız.

Sonra araya mesafeler girdi, özledik memleketimizi.

Dile getirdik hasretimizi çok mu ayıp ettik?

Aslında haksız da sayılmazsınız.

Ayıp etmişiz gerçekten.

Biz terk ettik, bi daha da bakmadık yüzüne.

Sonra başka şehirden terk edenler geldi memleketime.

Bozuldu ilişkiler, kaldık bir başımıza.

Memleket eski memleket değil artık.

Söylenenler, konuşulanlar hiç tat vermiyor.

Sahipleri fasıla koyunca araya kiracılara kalmış memleket.

Kiracı da para pul ne gezer.

Parasız pulsuz da saadet olmazmış.

Hem onlar kiracı nasıl yatırım yapabilirler ki?

Herkesin derdi kendine, paylaşmak bitmiş, kişisel hırslar, gösteriş en fiyakalı iş olmuş.

Zenginimiz sadece kendine zengin.

Fakirimiz hep fakir.

Sorun orta direkte bitiyor.

Onlar da ay sonu hesabıyla daha fazla gösteriş yapacak malzeme peşinde.

Yanılıyorsam abartıyorsun diyebilirsiniz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol