Her insan da yaratılışından itibaren olumlu ya da olumsuz diye tarif edebileceğimiz, menfi ve müspet diye kategorize yapabileceğimiz özellikler, yapılanmasında ki önemi var eden hasletler, özellikler vardır.

Var olan ne varsa yaratılıştandır, her insanda vardır, ortaktır.

Böyle ise neden tüm insanlar farklı farklıdır?

İnsan bebeklik yıllarından itibaren kendisini ve hayatı tanımaya başlar, karakter özellikleri hazırda var olsa da kendi kişiliğini kendisi oluşturur, var eder.

Elbette, insanın kendi kişiliğini oluşturması, var etmesi, açığa çıkarıp uygulamaya koyması, tavır ve davranışlarına, tarzına ve tutumuna katması bir süreç ve etkileşim içinde gerçekleşir.

Her insanda çalışabilme kabiliyeti, efor sarf etme, enerji harcama, hayata katma değer katma gibi çokça pozitif özellik de vardır, haytalık yapma, yan gelip yatma, tembellik, dünya yansa umurumda değil tarzında umursamaz bir uyuşukluk hali de.

Hal böyle iken doğru kabul gören, görülen özelliklerimizi kişiliğimize ekleyip öne çıkaran, kullanıma, hareketlerimize katan, tercihi yapıp öncelikleri belirleyen yine kendimiziz.

Kolay mıdır, elbette değildir, tercih ve tavırlarımızı, tarzımızı, hareketlerimizi belirlemede çok şey vardır ki sebep olur, etken olur, neden olur, tetikleme yapar, ışık tutar, kamçılama yapar, ilham verir, örneklikler de etkilidir.

Kişi kendi kişiliğini tamamıyla pozitif sayılabilecek özelliklerle oluşturabilir mi?

Mümkündür ama zordur, doğru ve yanlışların dahi sürece bağlı olarak yön değiştirdiği tamamıyla olmasa dahi açı oranının farklılaştığı dönemlerdeyiz.

Kestirme, kısa yoldan, kaderci, ezberci, tembel, uyuşuk, meymenetsiz bir hal, durum seçimi de aktif, hızlı, cesur, atak, dayanıklı, sürekli öğrenme sürekli gelişim gösterme mottoları da kişinin kendi içerisinde vardır.

Kilitli ya da şifreli halleri yoktur bu yapı taşlarının, kişiliğimizi oluşturan tuğlaların, moral motivasyon ile, teşvik ve bu güzel özelliklerimizi hayata sunmamızı, kullanmamızı sağlayan, anne, baba, kardeşler, aile bireyleri, yakın tanıdıklarımız, akrabalarımız, komşularımız, öğretmen ve düşüncelerinden, hal ve hareketlerinden feyz aldığımız örnek modeller gereklidir.

Kendimize ait aklımız ve deneyimlerimizle, irdeleme yeterliliğimizle müspet ve menfi sayılabilecek tüm örneklerden etkilenir, analiz eder ve sonuca doğru yol alırız.

Sonuç, tüm etkileşimler sonrası, irdelememelerimiz sonucu sentez olarak ortaya çıkarıp kişiliğimize, doğrularımıza, kurallarımıza kattığımız prensip ve meziyetlerimiz olur.

Kendi kişilik yapılanmamızı ve etkileşim içinde olduklarımızı nasıl sıraladık, tanımlama yaptık ise çevremize, eşe dosta arkadaşa, evlada, öğrenciye, elemana ya da sıradan bir insana, tanıdığa da anlattıklarımızla, ışık tuttuklarımızla, doğru ve isabetli yönlendirme ve yönetme becerimizle liderlik, yöneticilik yapabiliriz.

İşin çok derinlerde bir sırrı ya da şifreli bir tespiti yok, bu bilinmeze girilmemeli.

Bilinmesi gereken, tespit edilmesi gereken, kendimiz için de çevremiz için de durum tespiti ve tam belirginlik.

Teşhis, reçete ve uygulama metodu silsilesi gibi her biri tam doğru olacak ve doğru uygulanıp hayat bulacak.

Binlerce taş ile yapılmış domine oyun taşlarından oluşturulan silsile bir hareket, tek bir taşı oyun kurgusundan ayırırsanız, oyun istenilen sonuca varamaz, sendeler ya da yıkılır, yön değiştirir, geri teper ve diğer negatif hallere yenik düşer.

Teori bazen hiçbir şeydir bazen de her şey.

Tespit, tanım, durum analizi tam ve doğru yapılmazsa, temel yapımı öncesi toprak ve bölge analizi ve verilerle ve doğru yöntem kullanmadan yapılmışsa üzerinde ki binanın yapısı ve malzemelerin, kullanılan emek ve yöntemlerin fevkaladenin fevkinde güzellikte olması beyhude bir zaman kaybı, başlarken çöküşe kabul deme haytalığıdır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol