Ülkemizin son dönemlerde yaşadıkları çok da kolay şeyler değil, yaşadıkları alsında sadece bu toprakları değil bütün dünyayı ilgilendirse de başka kesimlerin bu olaylardan bile bir şeyler çıkarmaya çalışması işin asıl değinilmesi gereken noktası. Yanan ağaç herkes için değerli ve kıymetli sadece onu koruyanlar için değil. 

Yani verilen mücadele sadece yangınla değil, içimizdeki İrlandalılarla. Kendini aydın sanan ama karanlıklara bürünen birçok insan ise tamamen toplumu bir kaosa sürüklemenin derdinde, özellikle sosyal medya denen kirli mecrayı kullanarak söylemlerine doğruluk katmaya çalışıyorlar ve maalesef koyun psikolojisini çok iyi uygulayanlar da bu ateşe körükle gidiyor. Okuduğu veya duyduğu her şeye inanan bir güruh var maalesef, araştırmadan doğruluğunu teyit etmeden. Yanan ormanları kimlerin yaktığı belliyken hâlâ başka yönlere çekmek ise apayrı bir durum. Bizler toplum olarak değerlerimize sahip çıkamadıkça ve çıkmadıkça bu tarz olaylarda hep aynı sıkıntıyı yaşayacağız. 

Neyse ki bu zor günlerde birlik olabilmek gibi bir özelliği vardır bu coğrafya insanının. Elbette bu günler geçecek ama önemli olan bu zor günlerde kimlerin gerçek dost, kimlerin düşman olduğunu unutmamak. Kış geçecektir ama yenilen o ayaz unutulmamalı!

Tokyo’da yapılan olimpiyat oyunlarında mücadele eden gençler aldıkları başarılarla göğsümüzü kabartmaya devam ediyor. Başarılı olan diğer ülkelerle kıyaslayamayız ama gerekli destek ve fırsat verildiğinde gençlerimizin de neler başarabileceğini görmüş olduk. Sporla ilgilenen genellikle erkeklerin olması gerektiğini düşünen bir toplum zihniyeti vardı eskiden gelen ama bu duvarları yıkan başarılı kızlarımızın da olduğunu ve olabileceğini herkese gösteren sporcularımız çıktı ve çıkmaya devam ediyor. Voleybolda, okçulukta, boksta, güreşte, atletizimde ve daha diğer branşlarda başarılar yavaş yavaş gelmektr. Bunlar da bir günde olacak şeyler değil, işte maalesef bizler bu konuda sabrı göstermiyoruz. Zamanla harmanlanan sabrımızla ve mücadelemizle çok daha güzelini başarabileceğimizi unutmayalım.

Son olarak ülkemiz adına olimpiyatlarda boksta ilk madalyaları getiren kızlarımız Busenaz Sürmeli ve Buse Naz Çakıroğlu toplumun kızların önüne koyduğu o duvarı yumruklarıyla yıkıp geçtiler. Bayrağımızı en üstte dalgalandırırken gözlerinden akan yaşlar, verilen o emeklerin karşılığını alabilmenin verdiği mutluluktandı. O an orada yaşanan duygu patlamasını yaşayan herkes bunu gözyaşlarıyla ortaya koyacaktır.

“Çocukluk hayalim şuan avuçlarımda” diye söylüyorlardı kızlarımız. Herkese nasip olmayacak bir duygunun kelimelere dökülmüş haliydi. Hayattaki en güzel duygulardandır hayallerin gerçekleşmesi. Onun mutluluğuna denk gelmez dünyadaki hiçbir şey.

Bundan sonra gelenler hep onlar gibi olmaya çalışacak ve onları örnek alacaktır. O eşiği onlar aştı hem de bin bir zorluklara rağmen. Artık gençlerimizi istediğimiz kalıplara sokmaktan vazgeçip kendi hayallerinin peşin koşmalarına izin verip onları o yönde desteklemeliyiz. Elbette bazen düşecek, bazen yorulacaktırlar ancak önemli olan onların kalkmalarına yardımcı olmamızdır. Busenaz ve Buse Naz bu dikenli yolun sonundaki gül bahçesine ulaştılar ve inşallah o bahçeye daha nice tomurcuk kazandıracaklardır. 

Daha nice Busenaz’lar, Mete’ler çıkacaktır bu topraklardan, yeter ki onların içindeki ışığı söndürmeden bir meşaleye dönüştürüp kendilerinden sonra gelenlere öncülük etmelerine destek olalım.

Hayallerimizi değil, hayallerini yaşamalarına izin verelim...

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol