Gülan, mayıs ayı demektir; güllerin rengârenk açtığı ay, koktuğu...

Gül bahçesinde çayların yudumladığı, güllerin sunulduğu, gül temalı şiirlerin okunduğu ve herkesin güle aşık bülbül kesildiği bir zaman... Durdurmak istediğimiz..

. Kalmak istediğimiz...

Ne kadar da özlemişiz baharı, kırı, çiçeği…

1 Mayıs, kardeşliğin filizlendiği, birlikteliğin gül bahçesine dönüştüğü, memleketin dört bir yanına gül kokularının yayıldığı, güzelliklerin yurdun her köşesine eşit ve adil bir şekilde götürüldüğü ve insanlara gül'müş gibi davranıldığı 1 Mayıs...

Dikenlerin her zaman her yerde olduğunu bilenlerdeniz.

İçinde bulunduğumuz kaotik yıl, canımızı acıtsa da düzenimizi bozsa da gözlerimizi diktiğimiz hedeften, odaklandığımız iyilikten ve insanlıktan asla geri adım atmamalıyız.

Daha iyi ve yaşanılır bir dünyanın mücadelesini vermeliyiz.

Gözümüzün erimindeki tek şey gül olmalı, güzellik...

Gözdeki çapağı değil, gülü görmeliyiz.

Eldeki nasırı değil, kalpteki nasırı bilmeliyiz.

Tendeki çiziği değil, ruhtaki çiziği önemsemeliyiz.

Anadolu; kalbi hüzünden nasırlaşmış, ruhu acıdan katmerleşmiş canların yaşadığı bir coğrafyadır.

Hangi cana değseniz ağıt yakar, hangi ele uzansanız dertlenir, hangi kapıya varsanız sizi hüzne buyur eder.

Acılarımız ortaktır, hüznümüz birdir, gözyaşımız aynıdır, mezarlarımız iç içedir.

Biz göğe işaret parmağını çevirmiş olanlarız.

Kuldan mı korkacağız, zalimden mi utanacağız, hakkı aramaktan mı usanacağız.

Asla.

Hakkın alın teri kurumadan verildiği, kadının erkeğin ayrılmadığı, Türk'ün Kürt'ün, Alevi'nin Sünni'nin ayrışmadığı 1 Mayıs'tan bahsediyoruz.

Çocuk işçilerin olmadığı...

İnsanların kaçak çalıştırılmadığı...

Kadının mağdur edilmediği...

Alın terinin kurumadan karşılığının verildiği...

Gulan, mayıs ayı demektir.

Güllerin rengârenk açtığı, yek ahenkle koktuğu...

Ülkemin insanlarını da güle benzetirim.

Rengârenk; sarısıyla, kırmızısıyla, pembesiyle...

Yaprağıyla, kokusuyla, ezcümle bütün güzelliğiyle…

Gökkuşağı gibiyiz rengarengiz ama biriz.

1 Mayıs. Ezilen...

Emeği yok sayılan...

Adı hiç bilinen…

Hakkı iç edilen...

Olmasın daha bunların hiçbiri.

Olmamalı bütün bunlar, ezilen değil baş tacı edilen...

Emeği yok sayılan değil, emeğine saygı duyulan...

Adı hiç bilinen değil hep bilinen...

Hakkı iç edilen değil, hemen verilenlerin günü olmalı bundan sonra...

Kavganın olmadığı...

Yakıp yıkmanın...

Sayıp dökmenin...

Hakkın hakkıyla arandığı, talebin yordamınca istendiği, bayramın tadıyla kutlandığı 1 Mayıslara...

Terörün kabul görmediği, anarşizmin derdest edildiği, yağmalamanın önüne seç çekildiği, siyasetin kapı önüne konulduğu, farklı sloganların susturulduğu, sadece 1 Mayıs'a hususi sloganların atıldığı ve dövizlerin taşındığı, halayların çekildiği, türkülerin söylendiği, kumanyaların paylaşıldığı 1 Mayıs'lara...

Ve virüssüz, tertemiz bir dünyada bayram tadında 1 Mayıslara…

Karantinasız, ablukasız, savaşsız, mültecisiz…

Gulan, mayıs ayı demektir.

Güllerin açtığı...

İnsanların gülleştiği, güreşmediği...

Ekmeğini bölüştüğü, suyunu paylaştığı...

Öfkeyle ödeşmediği, küfürle söyleşmediği...

Her zamankinden daha fazla birlik olmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Çünkü birlikte bu topraklarda daha çok 1 Mayıs'lar kutlayacağız.

Bu toprakların üzerinde bizim sesimiz eksik olmamalı, bizim gülümüz yaban ellerin dikenleriyle açmamalı, bizim elimiz hoyrat ellerle tutulmalıdır.

Kardeşliğimiz, hainlerin çomağıyla bozulmamalıdır.

Gerisi halaydır bize, horondur, harmandalıdır.

Bozlaktır, hoyrattır, kayabaşıdır.

Deyiş'tir, deme'dir, nefes'tir, ilahi'dir.

Hakkımızda verilmiş olan elbette takdiri ilahidir.

Ona yaraşır yaşamak da yaratılmışlığımızın gereğidir.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol