Demokrasi, insanların yaşadıkları ülkelerdeki her türden organizasyon ve devlet politikalarını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu devlet yönetimi olarak tarif edilir.

Çıkış yeri antik Yunan’dır, çıkış yeri Antik Yunan’ın iki ünlü filozofu Aristo ve Platon (Eflatun) demokrasiyi eleştirir, halk içinde ‘’ayak takımının’’ yönetimi gibi aşağılayıcı ifadeler kullanır demokrasi için.

Aristo ve Platon için ideal devlet yönetimi, bilge kral liderliğindeki mutlak adaleti uygulayan devlet yönetimidir.

Doğrudan Demokrasi olarak ortaya çıktı, temsili demokrasi ile yoğun bir şekilde uygulanıyor, liberal, komünist, muhafazakâr, faşist ve anarşist düşünürler demokrasi kavramına kendi düşüncelerini ekleyerek, ne kadar erdemli olduklarını demokrasi çatısı altında ifade etme özgürlüğünü yakaladı.

Bu düşünürlerin erdemleri içinde, demokrasi tanımının öznesi olan halk ise hiçbir zaman var olamadı.

Halk her dönemde sadece bir figür, bir sanal obje, bir dolgu malzemesi olarak kendine yer bulabildi.

Halk, demokrasinin bayramı olan seçim kampanyaları dönemlerinde efendi, seçilenler atı alıp Üsküdar’ı geçtikten sonra maraba olarak kalmaya devam edecek.

Halkın efendi olarak kabul gördüğü bir seçim kampanyasının sonuna geliyoruz, halkın rüyası kısa bir süre daha devam edecek, rüyanın kâbusa dönüşme günleri çok yakın.

Halk, elini öpen insanların, elini öpme günlerini bir kader olarak içine sindirecek.

Halk, yönetimin herhangi bir kademesinde yer alamamasını kader olarak kabul edecek.

Halk, bir başka demokrasi tiyatrosunun sahnelenmesini umutla bekleyecek.

Adalet bekleyecek, refah umacak, huzur özleyecek, özgürlük rüyaları görecek ama her seferinde kâbus görerek uyumaya devam edecek.

Kutsanan, yoğun bir şekilde Dünyada uygulanan demokrasi kısaca bu.

En kısa yazılarımdan birini kaleme alıyorum, kâbusu uzatmak istemiyorum.

Yazının sonunda Sokrates ve Eflatun’un ifadesini kullanmayacağım, tabi ki halkın en seçkinlerinin yönetimidir Demokrasi, tabi ki halkın içindeki ayak takımının yönetimi değildir demokrasi.

Kabul görmüştür, kutsanmıştır, halkın kabul ettiği, kutsadığı bir yönetimi, halka rağmen lanetleyecek değilim.

En azından, mutlak adaletin uygulanacağı, bilge bir kralın yöneteceği bir devlet rüyam var benim, en azından Sokrates ve Eflatun’un gördüğü rüyayı görüyorum, şu anda kâbus görsem bile, benim mutlak adalet diye bir rüyam var.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol