Ak Partinin en zor seçimi idi.

Hayat pahalılığı, bu pahalılığın altında ezilen yoksul ve dar gelirli insanların haklı tepkileri, Ak Partinin son birkaç yıldaki yönetim anlayışı seçimi zora soktu.

Ülkeyi her açıdan sıkan, kıskaca alan içeriye yönelik güvenlikçi politikalar, en demokratik tepkilere bile en şiddetli müdahaleyi yapmaktan çekinmeyen paranoya derecesindeki şüphecilik bu seçimi Ak Parti için zor seçim yaptı.

Genel kanaat, Ak Parti artık yok, gidiyor, seçim alması mümkün değil şeklinde idi.

Şahsen ben de aynı kanaatte idim, gazete köşemde bu kötü gidişi eleştiren çok sayıda yazım çıktı.

Yapmam gerekeni yapıyordum, bundan sonra da yapmaya devam edeceğim, haklı ve tutarlı eleştirilerin bir kamu görevi, bir gazetecilik sorumluluğu olduğunu düşünenlerdenim, her şeyi alkışlayan yılışık, riyakâr biri olmaktan her zaman korktum, uzak durdum.

Ak Partinin bu en zor dönemine, Ak Parti Genel Merkezince hazırlanan milletvekili listeleri kötü gidişe adeta tuz, biber oldu, Genel Merkez de ben bıktım, seçim kaybetmek istiyorum der gibiydi.

Buradan açık açık yazayım, bu seçimi Ak Parti Genel Merkezi kazanmadı, Ak Parti İl teşkilatlarının fedakar, sistemli çalışmaları başarı getirdi, olası bir hezimetin önüne geçildi.

Yüzde ellilik seçmen desteğini 2002 de yapılan ilk seçimdeki oy oranını gerileten, Elazığ özelinde ise elli bin oy kaybına sebep olan Ak Parti Genel Merkez politikalarıdır.

Bu Ülkede öyle pespaye bir muhalefet var ki, iktidar Allah bunları başımızdan eksik etmesin diye dua edip, bu kurban bayramında her eve bir kurbanlık gönderse azdır, bu pespaye muhalefetin de gayreti ile Ak Parti iktidarını devam ettirme şansı buldu.

Son yazılarımda muhalefeti yerden yere vurdum, vurmaya da devam edeceğim, özellikle CHP siyasetinin Ülke için, demokratik sistem için ne olduğunu, nasıl bir tehlike arz ettiğini yazmaktan geri durmayacağım.

Bu zavallı muhalefeti şimdilik burada bırakalım.

Gelelim esas meseleye.

Zor seçimi, daha zora sokan Genel Merkez, yanlışlarına rağmen üç milletvekili çıkarıp, Cumhurbaşkanlığı oylamasında rekor bir oy oranını yakalama başarısını gösteren Ak Parti İl Başkanlığı meselesine.

Ak Parti il başkanı Şerafettin YILDIRIM beyi tanırım, bu seçim sürecinde yaşadıklarını, çalışma tarzını, performansını, halkla ilişkilerini, kurduğu seçim koordinasyon merkezini nasıl bir hassasiyet ve yetenek ölçütleri gözeterek oluşturduğunu yakından biliyorum.

Partinin birkaç seçimini yöneten biri olarak, iki ay boyunca seçim koordinasyon merkezinde bulunarak şahsen gözlemledim, SKM başkanlığına getirdiği Semih Tekmen ve ekibinin, merkez ilçe başkanı Ömer Faruk Çelik beyin üstün gayretlerini, yine gençlik kolları ve Kadın kollarının özverili gayretlerine şahit oldum.

Arıca, Elazığ Belediye Başkanı Sayın Şahin Şerifoğulları’nın kent genelindeki olumlu karşılığına, üstün gayret ve çabalarına şahitlik ettik.

Önceki dönem milletvekilleri halk arasına çıkamazken, Şahin Bey ve Şerafettin bey halkla ilişkileri, seçmen ile diyaloğu hiç eksik bırakmadı, Şahin bey kısa sürede başardığı projeler, gönül belediyeciliği, sosyal ve kültürel belediyecilik ile göz doldurdu, halkın gönlünde hatırı sayılır bir yer edindi.

Şerafettin Bey ise aynı şekilde, halkla ilişkiler, parti disiplin ve uyumu, seçmeni kaybetmeme, kazanma konusunda başarılı bir dönem geçirdi.

Bunlar da nereden çıktı denilebilir, evet haklı bir sorudur, ben kolay, kolay birilerine, bir kuruma methiye düzenleyecek biri değilim, genellikle eleştirel yaklaşır, nesnel gerekçeler ile muhalif tavır sergilemeyi doğru bulurum.

Bir yerlerden çıkmadı bu satırlar, anlamsız, sonuç alınamayacak bir takım hamleler ile bu başarılı başkanın kendisi, ekibi ve ekipleri ile uğraşıldığına, görevden uzaklaştırılmasına çalışıldığına şahit olmaya başladık.

Dedi kodu değil, aleni, pervasızca yapılan bu hamlelerin yapana, yaptırana faydadan çok zarar vereceğini biliyorum.

Acemi siyasetçiler, çömez milletvekilleri bu türden girişimleri zaman, zaman yaptı, yaptığına da, yapacağına da pişman oldu, kenara atıldı.

Şimdi sırayla yazmaya başlayalım.

Ak Parti Genel Merkez yöneticileri, Ülke yönetiminde ciddi hatalar yapsa bile, Parti yönetiminde çok katı, köklü bir geleneğe ve disipline sahiptir, kim kimdir, çapı nedir, faydası nedir, ne kadar zarar verebilir çok iyi bilir.

Parti içi müdahaleleri yapmaya çalışan milletvekillerine, eski vekillere, eskimiş belediye başkanlarına takındığı tavrı ve tepkiler de bilinir.

Buraya kadar bir sorun yok, sorun yerelde ve çok erken başladı.

AK Parti il başkanı Sayın Şerafettin Yıldırım ve teşkilatlarının takdire şayan çabalarını, Belediye Başkanı Sayın Şahin Şerifoğulları’nın gayret ve özverili çalışmalarını bu işleri takip eden herkes biliyor, biz de biliyoruz.

Seçilen ve milletvekili olmayı hak eden üç kişi var.

Birinci sıradan seçilen Sayın Erol Keleş hoca bu dedikodular çıktığında, benim ilgi alanım değil, ben bu işlere karışmam diyerek kestirip attı, kendisini tebrik ediyoruz.

İkinci sıradan seçilen Sayın Ejder Açıkkapı ise deneyimli bir siyasetçidir, böyle acemice işleri yapacak biri değildir, aile olarak da tanıyoruz, siyasi geleneği bilen, neler ne zaman yapılır, nelere yaklaşılmaz bilen bir ailedir.

Geriye sadece Sayın Mahmut Rıdvan Nazırlı Bey kalıyor, bulmaca çözmüyorum, aleni yapılan bir densizliği yazıyorum, evet aleni bir densizlik yapıyor bu beyefendi.

Kendisi her şeyden önce nasıl, hangi şartlarda milletvekili olduğunun farkında bile değil.

Seçilme şansı yok denecek kadar azken Ak Parti İl teşkilatının, Belediye Başkanının etkili siyaset ve çabasını unutmuş gibi.

Elazığ da beş sokak ismi söyle desen belki birini ancak söyleyebilir, Elazığ’a bu kadar turist  biridir kendisi.

Elazığ’da televizyonlara çıkıp Esenler Belediyesinin icraatlarını anlatacak kadar da toy bir siyasetçidir.

Belediye otobüsüne binip Baskil’e gidişini medyaya servis ettirip, fayda bekleyecek kadar da acemi bir siyasetçidir.

Başından büyük işlere hemen ilk günlerde başlaması da bizi doğruluyor.

Neyse herkes bildiği siyaseti yapsın, belki ileride Ak Partiyi, Elazığ’ı, parti geleneklerini öğrenir.

Büyüklük bizde kalsın, babası ve dedesi komşumdur, vefalı davranıp bir iki nasihatte bulunalım, Mahmut Bey'e...

Mahmut Bey, bu işler seni çok aşar, yol yakınken vaz geç böyle netameli işlerden.

Başaramazsın, karşına aldığın iki başkan da bu işin temelinden gelen, gelenekleri bilen başarılı iki şahsiyettir.

Ak Parti Genel merkezi onun, bunun hatırına, şunun oğludur, bunun torunudur diye teşkilat meselelerine bakmıyor, kırk sefer eleyip, bir sefer karar alıyor.

Bunları bilmiyor olabilirsin, biz yine de nasihat edip uyaralım.

Hele, hele eskimiş bir belediye başkanına yer açmak için bunları yapıyorsan daha da kötü.

Önce teşkilatı, sonra da belediye başkanını devirip, O eskimiş, başarısız başkana yol vermek niyetin var ise bu daha da çıkmaz bir yol, boş ver takılma bu yollara, ömründe göremeyeceğin bir makamı elde ettin, milletvekili oldun, keyfini çıkar, hem kendi keyfinden olma, hem de milletin keyfini kaçırma.

Yaklaşan il kongresi ve Belediye başkanlığı seçimleri arifesinde, gözlem ve değerlendirmelerimiz devam edecek.

Ne de olsa çocuğumuz gibi büyüttüğümüz, on iki yıl aralıksız her kademesinde görev yaptığımız partimiz.

Vefasızlık yapamayız.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol