Öne Çıkanlar toki kentsel dönüşüm can kaybı TORAMAN HALK GÜNÜNDE VATANDAŞLARI DİNLEDİ BELEDİYE MECLİSİ NİSAN AYI TOPLANTILARI DEVAM EDİYOR DOĞALGAZ YARDIMI MART AYINDA BAŞLAYACAK istihdamdır…

Bu haber kez okundu.

“AŞIDA YAŞ SINIRLAMASINI KALDIRIN ARTIK… “

 Prof. Dr. Mustafa Kemal Atikeler, Korona Virüs aşıları ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmede tıp eğitimi almamış kişilerin bile aşı ile ilgili değerlendirmede bulunduğuna dikkat çekti. Atikeler aşı ile ilgili yanlış değerlendirmelerin vatandaşların aklını bulandırdığını ifade etti. Korona Virüs’ü engelleyecek tek şeyin aşı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Atikeler vatandaşlara aşı ile ilgili olumsuz yorumda bulunan kişileri dikkate almamaları yönünde çağrı yaparak sırası gelen herkesin aşı olmasını istedi. Aşıda ki yaş sınırlamasının da yeniden düzenlenmesini isteyen Prof. Dr. Atikeler yaş sınırının kaldırılarak herkesin aşılanması için yetkililere ve Korona Virüs Bilim Kurulu’na çağrı yaptı.

“Bazı Saçma Sapan Söylemler Oluyor”

 Korona Virüs’ün ilk görüldüğü günden bu yana çok uzun bir zaman geçmesine karşın halen  virüse inanmayanların olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mustafa Kemal Atikeler,  Bana ulaşan vatandaşlarımız Korona Virüs’ün gerçek bir hastalık mı?  Yoksa bir takım güçlerin ortaya koyduğu bir proje mi? Diye soruyorlar.  Bir hekim olarak ve bir bilim insanı olarak söylüyorum; böyle bir hastalık gerçekten var.  Her gripten insanlar ölüyor gibisinden bazı saçma sapan söylemler oluyor.  Normal gripler çok yaşlı insanları öldürebiliyordu. Ancak bu tablodaki hastaların yaşı 80-90’dı.  Ancak bu illet hastalıkta 30 yaşındaki gençlerimizi kaybettik.   Hiçbir hastalığı olmayan ve yaşı da 50’lerde olan çok sayıda vatandaşımızı kaybettik.  Ben 10 doktor arkadaşımı bu hastalıktan dolayı kaybettim.  Çok sayıda sağlık personeli ve hemşire arkadaşlarımı kaybettim.  Bu insanların hiç birinin rahatsızlığı da yoktu.  Ya efendim bu hastalık yapay bir hastalık mı diye çok soruluyor?  Evet bu virüs bir yerlerde imal edilmiş ve bir proje için dünyaya yayılmıştır. Ancak bu  hastalık var. Bu hastalık doğal değil ama bu illetten kendimizi koruyacağız. Korunmuyorum diyenler açısından bu durum zar atmaktır.  Korunmayana bilirsiniz ancak bu illete yakalandığınız takdirde hayatınızı kaybetme riskinizin olduğunu da unutmamalısınız. ”dedi

“Yanlış Bilgilerle İnsanlar Birbirini Etkiliyor”

İnsanların birbirini de etkilediğini vurgulayan Atikeler, “Aradan geçen bu kadar süreye rağmen halen üç kişinin bir araya geldiği her ortamda virüs var mı yok mu? Tartışmaları yapılıyor. Hastaneye yatanlar ölüyor, ilaç kullanmasan geçiyor. Bir şey olmuyor. Gibi bilimsellikten uzak ve gerçeklikle hiçbir alakası olmayan yanlış bilgilerle insanlar birbirini etkiliyor. Bilgiyi bu işi yapanlardan yani hekimlerden almak lazım.  Ben sürekli bir şekilde bulunduğum her ortamda vatandaşlarımıza bu hastalıktan korunmamız gerektiğini anlatıyorum.  Aşı yetişmeden önce elimiz kolumuz bağlı bir şekildeydik. Allah’a şükürler olsun ki aşı bulundu.  Ancak aşı olsak da kendimizi korumaya devam etmeliyiz.” ifadelerini kullandı

“Yapmış Olduğu Açıklamadan Etkilenerek Aşı Vurulmayan Ve Hayatını Kaybeden Her Vatandaşımızın Vebali Bu Siyasetçiye Aittir.” 

Prof. Dr. Atikeler aşı ile ilgili bilgili bilgisiz herkesin değerlendirmede bulunduğunu vurguladı. Bir siyasetçinin aşının kısır yaptığı yönündeki açıklamasını hatırlatan Atiler bu açıklamanın aptalca ve bilimsellikten uzak bir açıklama olduğunu belirtti. Aşının kısır yapmadığını da açıklayan Atikeler,   Aşının Kamuoyunda aşının zararı var mı yok mu tartışmaları sürüyor.  Korona Virüs aşısının bilinen aşılardan daha fazla bir zararı bulunmuyor.  Bugün çocukluğumuzda olduğumuz kabakulak aşısından tutunda kızamık aşısına varıncaya kadar bütün aşıların10 bin de 1 gibi çok küçük rakamlarda yan etkileri vardır. Bu aşıların da diğer aşılardan bir farkı yok.  Ben de oldum. Çevremdeki eş dost akrabalarım hepsi oldu.  Herhangi bir yan etki görmedik.  Bu aşıyı olmak bizi virüse karşı koruma altına alırken olmadığımız takdirde ciddi anlamda ölüm riski ile karşı karşıya kalırız.   Vatandaşların aşı konusunda aklını bulandıran saçma sapan açıklamada bulunanlara ki bunların içinde bazı siyasetçilere  buradan açıkça söylüyorum. Saçma sapan açıklamalarına son versinler. Geçtiğimiz günlerde tıp eğitimi almamış birisi çıkıp  aşının kısır yaptığı zırvalamasında bulundu.  Ben bu saçma ve gerçek dışı ifadeyi bir siyasetçiye yakıştıramadığımı ifade etmek istiyorum.  Yapmış olduğu açıklamadan dolayı aşı vurulmayan ve hayatını kaybeden her vatandaşımızın vebali bu siyasetçiye aitdir.  Bilimsel alt yapısı olmayan  bu açıklamalardan uzak durulmalıdır. Konuşmak için konuşmak yerine sus… Aşı gibi hayati öneme sahip bir konuda aptalca açıklamalar yapılmaması gerekiyor.  Bir üroloji uzmanı olarak sizin aracılığınızla aşının herhangi bir kısırlığa neden olmadığını bilimsel verilerle söyleyebilirim.   Yani aşı kısır yapmıyor. Aşılarını yapsınlar. “ dedi

“İster Çin Aşısı İsterse Alman Aşısı Olsun Fark Etmiyor. “

 Vatandaşların hangi aşıyı yapalım diye kendisine yoğun bir şekilde soru yönelttiğini ifade eden Atikeler, “Vatandaşlarımız hangi aşıyı yapalım? Diye  çok fazla soru yöneltiyorlar.  Çin aşısı bildiğimiz klasik yöntemlerle oluşturulan bir aşıdır.  Yıllardır vurulan aşıların yapıldığı yöntemle yapılıyor. Yani inaktif  olan ölü virüsün vücuda enjekte edilmesi şeklinde bir yöntemdir.  Bu yöntemle vücudun virüse direnç göstermesini sağlıyoruz.  Alman aşısı ise  yeni gelişen teknoloji ile üretilen bir aşıdır.  Daha modern bir yöntemle üretiliyor. Bu nedenle bir takım şüpheler vardı.  Ancak yapılan son çalışmalar sonrasında Alman aşısının da son derece güvenli olduğu ifade edilmeye başlandı.  Kaldı ki herkesin bildiği üzere Alman Toplumu son derece disiplinli ve dikkatli bir toplumdur.  Bütün insanını bu aşı ile aşılayan Almanya zararlı bir aşı olsaydı kendi insanını aşılamazdı. Alman aşısının en önemli özelliği yüksek bağışıklık sağlamasıdır. Alman aşısının kazandırdığı bağışıklık oranı  %90’ının üstündedir. Çin aşı da bağışıklık kazandırıyor.  Çin aşısı ile ilgili olarak %50 den başlayıp%80’ni bulan aşı çalışma başarıları bildirilmiştir.  Çin aşısının etkili bir aşı olduğunu yaşayarak gördük. Bildiğiniz üzere ülkemizde ilk aşılar sağlık çalışanlarına yapıldı. Sağlık çalışanlarına yapılan bu aşı Çin aşısıydı. Dikkat ederseniz artık sağlık çalışanlarımız çok şükür kaybetmiyoruz.  Eskiden her hafta çok sayıda  sağlık çalışanımızı bu mücadelede şehit veriyorduk.  Şuanda sağlık çalışanlarımız arasında  yoğum bakımda tedavi gören arkadaşımızda bulunmuyor.   Ben aşı olduktan sonra virüse yakalandım.  Bir Kovid’li hastama ani müdahale gerektiren bir müdahalede bulunduğum için virüs kaptım. Ancak  hastalığı çok hafif bir şekilde geçirdim.  Ciddi bir sıkıntı yaşamadım.  Bu aşı sayesinde oldu. Bu nedenle bütün vatandaşlarımızdan sizlerin aracılığıyla istirham ediyorum. İster Çin Aşısı isterse Alman Aşısı olsun fark etmiyor.  Lütfen aşınızı olun. “ifadelerini kullandı

“İkinci Dozdan 20 Gün Sonra Virüse Karşı Bağışıklığımız Gelişmiş Oluyor”

 Aşılamada antikor gelişiminin ikinci dozdan sonra başladığını kaydeden Atikeler, “Aşılamada ikinci dozun mutlaka yapılması gerekiyor. Çünkü antikor gelişimi ikinci doz ile birlikte başlıyor.  İkinci doz sonrasında yapılan çalışmalarda 20 gün sonunda vücudun direnç hücreleri olan antikorların geliştiği görülmüştür.  Yani ikinci dozdan 20 gün sonra virüse karşı bağışıklığımız gelişmiş oluyor.   Bu bağışıklığın ne kadar süreceği noktasında net bir bilgi yok. Ancak yapılan çalışmalarda antikorlarda düşüş gözlemlenirse rapel dediğimiz üçüncü dozda uygulanabilir.   Birçok aşıda bu yöntem uygulanıyor. Örneğin tetanos aşıları her 4-5 yılda bir tekrar ediliyor. ”dedi. 

“Lütfen Hem Sağlığımızın Hem de Sağlıkçılarımızın Kıymetini Bilelim”

Korona Virüs nedeniyle hayatını kaybeden sağlıkçıların şehit sayılması için çağrıda da bulunan Atikeler, “Görev şehidinin tanımı açıktır. Görevi başındayken hayatını kaybeden sağlık çalışanları şehittir.  Sağlıkçılarımız hayatlarını tehlikeye atarak verdiği mücadele sonrasında hayatını kaybetmesine rağmen şehit sayılmıyor.  Sağlıkçıların ortaya koyduğu mücadeleyi küçümseyen ve analarının ak sütü kadar hak olan şehitlik makamını vermeyenlere ben buradan çağrı yapıyorum; gelsinler Kovid yoğum bakımında bir gün geçirsinler.   Kim canını tehlikeye atıp ta girer. Bir kişi bile girmez.   Her an için hastalık kapacağını ve ölebileceğini bilerek hastayı tedavi etmek ve ihtiyaçlarını karşılamak kolay bir iş değildir. Nitekim benim hastalığı kapışımda bu nedenle olmuştu. Verdiği mücadele sırasında hayatını kaybeden ve şehit olan sağlıkçılarımızın değeri bilinmeli hatıralarına sahip çıkılmalıdır. Çünkü bu arkadaşlarımız hayat kurtarmak için kendi hayatlarından vazgeçmektedirler.  Bu noktada bu hastalığın olmadığını ifade edenleri, aşı ile ilgili insanların kafalarını bulandıranları da Kovid yoğun bakımında bir gün geçirmeye davet ettiğimiz belirtmek istiyorum.  Gelsinler de görsünler hastalık var mı,  yok mu, aşı ne kadar önemli, görsünler. Lütfen hem sağlığımızın hem de sağlıkçılarımızın kıymetini bilelim.” ifadelerini kullandı

“Devletin Elinde Yeterli Miktarda  Aşı  Yok Mu ?”

 Elazığ’da artan vaka sayılarına ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulunan Atikeler, Bütün Türkiye’de vaka sayılarında ciddi bir atış yaşandığını belirterek virüsü bitirmenin tek yolunun aşı olduğunu vurguladı. Atikeler, “Elazığ’da vatandaşlarımızı virüs önlemleri noktasında  bir ara ciddi anlamda sıktık.  Bu sayede vaka sayılarında ciddi düşüşler yaşandı.  Hatta bir dönem hastanelere Kovid’li hasta bile gelmez oldu.  Bu tablo karşısında çok büyük sevinçler ve mutluluklar yaşadık.  Fakat bu rahatlamanın etkisi ile denetimler ve önlemler gevşetildi.  Mesafe, hijyen ve maske kuralına gerektiği gibi uyulmadı.  Bunun sonucunda Elazığ’da vaka sayıları çok ciddi ve endişe verici boyutta arttı. Hem ilimizde hem de ülke genelinde bu tabloyu sonlandırmanın tek yolu aşıdan geçiyor.  Bakın Elazığ’da aşı odaları boş duruyor.  İnsanlar gelip aşılarını olmuyorlar. Ben bu noktada yetkililerden ve Korona Virüs Bilim Kurulu’ndan şunu bekliyorum: Aşıda yaş sınırlamasını kaldırın artık…  Biran önce aşı olmak isteyenler aşılarını olsun.  Olmak istemeyen de kendisi bilir olmasınlar.  Devletin elinde yeterli miktarda aşı  yok mu? Bu nedenle mi halen aşılamada istenen noktaya gelemedik diye de düşünüyorum.  Bakın bazı ülkeler aşılama oranlarını %70’lere yükselttiler. Bu sayede bu ülkelerde hastalık ciddi anlamda azaldı. Örneğin İsrail aşılamalarını yaptığı için  maskeler sadece kapalı alanlarda takılıyor. Birçok kısıtlama da kaldırıldı.  Bizim de aynı tabloyu ülkemizde ortaya koymamız lazım. Şayet elimizde aşı yoksa devletimizin acilen aşı tedarik etmesi lazım.  Başka türlü bu illetten kurtulma şansımız bulunmuyor. “şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

   

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol