Öne Çıkanlar TORAMAN HALK GÜNÜNDE VATANDAŞLARI DİNLEDİ DOĞALGAZ YARDIMI MART AYINDA BAŞLAYACAK BELEDİYE MECLİSİ NİSAN AYI TOPLANTILARI DEVAM EDİYOR istihdamdır… Sıcaklıklar Yükseliyor

Bu haber kez okundu.

HEDEFİMİZ EN AZ İKİ VEKİL

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Elazığ İl Başkanı Semih Işıkver ile yaptığımız röportaj şöyle:

Sayın Işıkver, yakın zamanda il kongrenizi gerçekleştirdiniz. Yeni bir yönetimle çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Kongre sürecini kısaca değerlendirir misiniz?

"Yeni bir yönetimle görevimize devam ediyoruz. Ben 26 Nisan 2018'de görevi devraldım: seçime 58 gün vardı. Bizim açımızdan çok derin bir hazırlığın, çok ciddi bir altyapının olmadığı bir süreçten sonra bir seçim tecrübesi yaşadık. Çok dramatik bir neticeyle seçim sonuçlandı. Gönül isterdi ki Elazığ siyasi zemininde bir milletvekilimizle Elazığ'la ilgili, Türkiye gündemiyle ilgili aksiyonlarımızı vekilimizle beraber alalım. Ama maalesef nasip olmadı. Çok küçük bir farkla milletvekili seçimini kaybettik. O günden bugüne biz hep nasıl rehabilite ederiz, doğruyu nasıl buluruz bunu planladık. Özellikle İYİ Parti'nin MHP'den kopuş süreciyle beraber çok ciddi manada muhalif seslerin yükseldiği bir ortamda il başkanı olduk. O süreçte o günkü tepkiye güçlü bir tepki, güçlü bir reaksiyon vermiştik. Sonuç itibariyle siyaset netice işi. Bir milletvekili çıkaramadık bu şehirde. Gönül isterdi ki bir milletvekili ile beraber bugünkü süreçleri beraber göğüsleyelim ama Allah nasip etmedi. Daha sonra 31 Mart seçimi yaşandı. O süreçte de Elazığ daha önce üç ilçeyi aynı anda aldığı bir süreç yaşanmamıştı. Bu seçimde üç ilçede seçim zaferimiz oldu. Üç ilçe ve bir beldede iki haneli rakamlarla seçimler kaybettik. Elazığ merkezde 5 bin oyu AK Parti'den almış olsaydık biz seçimi kazanıyorduk. Ama maalesef AK Parti seçimi kazandı. Kümülatif olarak değerlendirmek gerekirse MHP, 31 Mart seçimlerinde 92 Bin oy aldı. AK parti'nin 137 Bin oy aldığı bir ortamda biz de 92 Bin oy aldık. Bu, 2 milletvekili oyuna tekabül ediyordu. Bu da bize şunu gösterdi ki il başkanlığı görevini aldığımız günden bugüne artarak devam eden bir halk desteğinin olduğunu, MHP'ye olan teveccühün artarak devam ettiğini idrak ettik. Daha sonra bütün partilerde olduğu gibi bizde de olağan genel kurul süreci oldu. Biz kendi seçimimizden önce bölgedeki illerde de divan başkanı ve divan başkan yardımcısı olarak görev aldık. Örneğin MHP tarihinde 51 yıl sonra Tunceli kongresini gerçekleştirdik. Daha önce kongre gerçekleştirilmeyen yerlerde MHP'nin kongresini gerçekleştirdik. Bir çok noktada ülkücü iradenin tecelli etmesini sağladık. Tabanla genel merkezin bütünleşmesi, entegrasyonu noktasında bizler de bir vazife aldık. Akabinde bizim kongremiz gerçekleşti. Büyüklerimizin tercihi ile yeni kongrede de aday olmamız gerektiği tarafımıza talimat verildi. Bizlerde genel merkezimizin talimatıyla, ülkücü iradenin tecellisiyle de yeni bir görev sürecini hep beraber idrak ediyoruz. İnşallah hakkımızda hayırlısı olsun."

Sayın Işıkver, Elazığ, MHP'nin ve ülkücülerin kalesi olarak tabir ediliyordu. Bu gücü birçok dönemde net bir şekilde gördük. Sizce yıkıldı mı?

"Siyasi başarı olarak addedersek, şöyle bir durum var; MHP Elazığ'da bugüne kadar iki tane milletvekili çıkarmamış, hiçbir zaman iki ilçenin belediyesini almamış. Bizim daha önce iki defa Elazığ Belediye Başkanlığını almak gibi başarımız var ama genel seçimlerde MHP'nin iki vekili aldığı bir süreci Elazığ'da hiç yaşamamışız. Ama genel manada hangi partiye oy verirse versin Elazığ insanı milliyetçidir, mukaddesatçıdır, muhafazakardır diye bir saik var. Bu saikin oluşması genelde sandıkla ilişkili bir şey değil. Elazığ çocuğu hangi partiye oy verirse versin bir kere milliyetçidir, muhafazakardır, devletini, milletini ailesinden bile önceler. Bu gerçek değişmedi. Ama bunu siyasi başarıya ulaştırma noktasında bazı aksaklıklar yaşanmıştır. Biz bu noktada zaten bu gayretin içerisindeyiz. Milliyetçilerin, ülkücülerin kalesi olarak adlandırılan Elazığ'da neden Elazığ beklenen ölçüde bir siyasi başarı kazanamamış, hep bunu merkeze aldık, hep bunun üzerine çalıştık. 31 Mart seçimlerindeki il genel meclisi üyesi oylarında gördüğümüz gibi Elazığ bugün Cumhur ittifaklı modelde dahi iki tane MHP Milletvekili ile karşı karşıya kalacak. Bu kesin. 137 Bin AK Parti, 92 Bin oy MHP, 32 Bin millet ittifakının oy aldığı bir süreci yaşadık. Bu da bize şunu gösteriyor; Biz eğer kontrolü kaybetmezsek sahada çalışmalarımıza azimle devam edersek ilk seçimde MHP'nin en az 2 milletvekili alacağını 31 Mart seçimleri bize gösterdi. Bu gayret ve çabayla çalışmalarımıza devam ediyoruz. 'Elazığ ülkücü hareketin kalesidir' şeklindeki aforizmayı seçim başarısı olarak ortaya koyacağımız ilk seçimi de önümüzdeki ilk seçim olarak görüyorum. Gayretimiz, çabamız bu yöndedir. Bunu da başarmak için hep beraber mücadele ediyoruz. İlk seçim genel seçim olduğu için böyle değerlendiriyoruz. Ama Elazığ Belediyesine de talibiz. Bu da nettir. İlk yerel seçimde Elazığ belediyesine talip olduğumuzu açık bir şekilde ifade edebilirim."

Cumhur ittifakı genel merkez düzeyinde sorunsuz bir şekilde ilerliyor. Yerelde bu süreç nasıl işliyor. Tabanda herhangi bir tepki var mı?

"Ülkücü hareketin ana özelliği büyük fotoğrafa bakmaktır. Milliyetçi, ülkücü hareketin mensupları olarak büyük fotoğrafa bakarız. Bizim hayallerimiz nerelerdi; sınırlarımızın tam anlamıyla güvenli bir hal aldığı, sınırlarımızda terör tehdidini, terör devletinin kurulmasını engellemekti. Ülkücü hareketin birinci hedefi buydu. Örneğin 1993-1994 yıllarında Karabağı'ın gözlerimizin önünde Ermeniler tarafından işgal edildiğini gören bir nesildik. Allah nasip etti, Cumhur ittifakıyla birlikte Sayın Genel Başkanımız ve sayın Cumhurbaşkanımızın birlikte hareket etmesiyle beraber biz dış politikada bunun meyvelerini ciddi manada toplamış olduk. Bana göre Türk siyasi  tarihinin en büyük hamlesi Cumhur ittifakının kurulmasıdır. Bunu yereldeki yansımalarıyla değil, bunu Suriye'de, Kafkas coğrafyasında, Ortadoğu coğrafyasında, Avrasya jeopolitiğinde, bütün jeopolitiklerde Türkiye'nin nasıl bir sonuç sağladığını, neticenin hayat bulduğunu hep beraber gördük, yaşadık. Dolayısıyla Cumhur ittifakını biz yereldeki siyasi zeminin dışında tutuyoruz. İnandığımız değerler doğrultusunda yıllarca bizi Türk-İslam mefkuresine yönelten bütün değerlerin doğrultusunda Cumhur ittifakının çok doğru buluyoruz, tartışılmaz buluyoruz, üzerinde konuşulmaz buluyoruz. Büyüklerimizin Allah canına sağlık versin. Hem Sayın Genel Başkanımızın hem Sayın Cumhurbaşkanımızın Allah ömrünü verdiği sürece bu ittifakı devam ettirmesi gerektiği noktasında bizler de liderlerimizle hem fikiriz.

Elazığ özelinde bazı eksiler, artılar olabilir. Sonuçta AK Parti bugüne kadar yalnız başına hükümet idare etti. Bugün de yalnız başına bir hükümeti idame ettiriyor. Sayın genel başkanımızın herhangi bir şekilde bakanlık, genel müdürlük vesair makamlarla ilgili her hangi bir talebi olmadı, olmayacak. Bizim de yerelde herhangi bir noktada şurada ülkücüler olsun, burada bizim arkadaşımız olsun şeklinde bir tavrımız da yok. Ama milliyetçi, ülkücü harekete inanmış tabanın herhangi bir devlet kurumunda haksızlığa uğramaması için, ötekileştirilmemesi için mücadelemiz, gayretimiz devam ediyor. Bu noktada gerek AK Parti milletvekilleri gerek muhatabım AK Parti il başkanının da samimiyetle, fedakarlıkla tabanlar arasındaki bütünleşmeyi sağlamak notasında gayret gösterdiklerini de izliyoruz. Aramızda iletişim kanalları açık. Gerek birlikte aksiyon almamız gereken konularda gerekse bize ulaşan tabanımızın talepleri noktasında milletvekillerimiz gerekse AK Parti İl Başkanı Sayın Şerafettin Yıldırım'la uyumlu bir çalışma sürecini idrak ettiğimizi söyleyebilirim. Bu noktada bir problem yok. Biz makam, mevki noktasında talepkar olmayız ama adalet noktasında her zaman taleplerimiz olur. Bizim prensibimiz şudur; Ülkücü hareketi ezdirmeyiz, ülkücülerin hiçbirini ezdirmeyiz. Biz varken ülkücü rekabetin hiçbir ferdi hakkından, hukukundan yoksun kalmaz. Bu konuda iletişim kanallarımız sonuna kadar açık."

MHP'nin iktidar hedefi yok mu. Bu yönde yapılan eleştiriler size de geliyor mu?

"Bu eleştiriyi bize yöneltenler millet ittifakının tarafında olanlar. Zillet ittifakının tarafında olanlar diye ifade edeyim. Onlar hep şöyle söylüyorlar; Bir siyasi partinin bir hedefi olmalı. Bizim kuruluş hedefimiz bellidir. Türk milliyetçiliğinin kuruluş amacı bellidir. Biz topraklarında tam bağımsız bir Türkiye hayal ediyoruz. Aynı zamanda tarihin kendine yüklediği genetik kodların hakkını veren, sınırlarında hiçbir şekilde istemediği hiç bir oluşuma müsaade etmeyen aynı zamanda bir zulüm var diye addettiği bütün coğrafyalarda kendi asli kimliğine uygun olarak aksiyon alan bir Türkiye hayal ediyorduk. Tanklar hep ileri yürüdükçe bizim açımızdan bir problem yoktur. Biz Libya için de bugün çok mutluyuz. Sayın Cumhurbaşkanımıza da sayın Genel başkanımıza da müteşekkiriz. Dün avuçlarımızın arasından kayan Karabağ'ın bugün nasıl geri alındığını bütün Türkiye idrak etti. Dolayısıyla bizim Sayın Cumhurbaşkanımızla alakalı Sayın Genel Başkanımızın çok net ifadeleri var: bizim 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bizim açımızdan bir başkasının adaylığı söz konusu olamaz. Bizim için seçim galibiyeti demek Sayın Cumhurbaşkanının yeniden Cumhurbaşkanı olmasıdır. Ayrıca yerelde biz bu şehirdeki bütün eksikleri, hataları bütün iletişim kanalları açık olmasına rağmen yeri geldiğinde kamuoyu ile paylaşmak yeri geldiğinde basınla paylaşmak suretiyle bütün eksikleri ifade etme noktasında bir saha görüyoruz. Yereldeki bütün menfaatleri koruma noktasında da bütün muhalefet partilerinden daha fazla MHP'nin koyduğu şerhler vardır. Biz bu hususlarda birçok noktada basınla paylaşmayız ama inanın bu şehirde en küçük problem varsa biz bu problemi en azından AK Parti il başkanıyla paylaşıyoruz. Çözümünü arıyoruz. MHP'nin iktidar hedefi yok mudur diye sorarsanız; bugün MHP'nin kodlarına göre hareket eden bir hükümet anlayışı Türkiye'de tatbik ediliyorsa bizim için bu konuda konuşulacak hiç bir şey yoktur. Devlet yeter ki bizim istediğimiz yere yönelsin. Devletin kurumları bizim inandığımız değerler noktasında mücadele etsin. Gerisi, siz olmuşsunuz, biz olmuşsuz, bir başkası olmuş bizim için bir şey ifade etmiyor. Sonuç itibariyle büyük fotoğrafa baktığımız için gidişattan memnun olduğumuzu çok rahat şekilde ifade edebilirim."
 

Hükümetin politikalarından memnun musunuz? Sizin parti politikanızla ters düşen bir durum oldu mu?

"15 Temmuz 2016 tarihi itibariyle MHP gidişattan memnundur. Bazen içtihatta hatalar olabilir, bazen yorum farklılıkları olabilir. Bu hususlarda da sayın genel başkanımızla Cumhurbaşkanımız çok sık görüşüyorlar. İletişim kanalları yerelde olduğu gibi genelde de bütünüyle açık: bir yanlış olduğu zaman birlikte müdahale ediliyor. Bu genelde halk içinde olmuyor, hulk içinde oluyor bu görüşmeler. Şuana kadar da genel manada  15 temmuz 2016 tarihi itibariyle rahatsız olduğumuz bir uygulama yok diyebilirim. Bir eksik varsa tabiki rahatsız olduğumuz durumlar olmuştur, müdahalemiz noktasında önlem alınmayan hiç bir konu olmadı diye söyleyebilirim."

MHP çizgisinden çıktı diye bir eleştiri var. bu konuda ne dersiniz?

MHP çizgisindedir. MHP'nin Lideri Dr. Devlet Bahçeli, 1999 yılında ne söylüyorsa 2021 yılında da aynısını söylemektedir. Çizgisinden çıkan bir parti arıyorsak bu en son MHP'dir. Bazı partilerin eksenden kayma veya durduğu pozisyonları değiştirme gibi durumları olabilir. Buna bütün partileri dahil ediyorum ama MHP dün de FETÖ'ye FETÖ diyordu, PKK'ya PKK diyordu, yanlışa yanlış diyordu, çözüm sürecine hata diyordu. Biz yine aynı yerde duruyoruz. Bizim 10 yıl, 20 yıl önce savunduğumuz herhangi bir politikayla ilgili ifade değiştirdiğimiz bir konu yoktur."

Ülkede bir ekonomik sıkıntı yaşanıyor. MHP'nin bu konudaki duruşunu nasıl değerlendirirsiniz?

"ABD Başkanı yaptığı açıklamada diyor ki bizim birinci önceliğimiz Covid-19 salgınıyla yeni bir ölümcül sürece giriyoruz. Bununla nasıl mücadele ederiz bunun yollarını aramamız lazım. İkincisi de kaybolan istihdamı geri getirmemiz lazım diyor. Yani bugünkü ekonomik krizi sadece Türkiye üzerinde değerlendirmek hem hükümete hem devlete haksızlık olur. Global bir ekonomik kriz yaşanıyor. Ekonomi çarkları dünyanın bir çok yerinde bir yıl önce durdu. Şimdi yeniden çalıştırılmaya çalışılıyor. Dünya bir çok dönemde farklı biyolojik saldırılarla, farklı salgınlarla mücadele etti. Şuanda da belki de yüz yıldır görülmeyen bir salgınla mücadele ediyoruz. Saygının getirdiği küresel sonuçlar var. Ama bunu Türkiye üzerinde değerlendirmek gerekirse, bence birçok ülkeden başarılı olan bir Türkiye'nin ekonomi yönetimini görmüş oluyoruz. bu noktada da milletimiz de gerektiği fedakarlığı gösteriyor, göstermeye de devam edecektir."

Elazığ korkunç bir deprem yaşadı. üzerinden de bir yıl geçti. Depremin üzerinden bir yıl geçti. Sizce Hükümet yetkilileri ve devlet kurumları bu süreci nasıl yönetti?

Ben inşaat mühendisiyim. Daha önce 1999 depreminde çok yaşadık. Bingöl depremini yaşadık. Gittim inceledim deprem süreçlerini. Devlet ne yaptı, nasıl aksiyon aldı diye? Biz 24 Ocak 2020 tarihini bir kıyamet provası olarak düşünüyoruz. Çünkü biz Elazığ'da çok ciddi sonuçlarla karşı karşıya kaldık. Elazığ'da binlerce bina ağır hasara dönüştü, binlerce bina orta hasarlı. Ben depremin olduğu andan hemen sonra bütün teşkilatımı göreve davet ettim. Biz 2 ay boyunca hiç yatmadık. organize sanayi bölgesinde kurduğumuz bir depo vasıtasıyla bizim arkadaşlarımız 20 Bin adrese ulaştı, yardım götürdü. Bu yardımların bir çoğu MHP'li belediyelerden gelen yardımlardı. Biz de burada yardım faaliyetinin bir parçası olmuştuk. Depremi ilk anından itibaren bütün  hücrelerimize kadar yaşayan bir teşkilattık. Geçmişte milletvekilliği, belediye başkanlığı yapmış ağabeylerimiz, büyüklerimiz dahil tüm teşkilatımız verdiğimiz yardım paketini belirlenen adreslere götürdüler. Kurye vazifesi yapma fedakarlığını yaptılar. Biz hep beraber depremle mücadele ettik. Dünyanın neresinde olursa olsun doğal afetlerin belli sonuçları var. 24 Ocak depreminin de çok ciddi sonuçları vardı. Elazığ için ben depremden öncede hep ifade ettim; Tabutluklarda yaşıyoruz. Elazığ şehir merkezinde yaşadığımız binaların 10 binadan 6'sı, 7'si zorla ayakta duruyor. Bizim yaptığımız bu tespiti de 24 Ocak depremi bir gerçeklik olarak toplumun önüne koydu. Belki 5 Bina yıkıldı ama akabinde 8 Bin bina, takribi 25 bin bağımsız bölüm ağır hasar aldı. depremin 6.8 büyüklüğünde 40-50 saniye sallayan depremin, bir o kadar sallaması halinde belki de 25 bin tane hanede içeride yaşayan insanlarımızı enkaz altından çıkarma süreci yaşayacaktık. Allah Elazığ'ı hakikaten korudu. Rabbimizin sayesinde bu kadar hasara binaen, yakınlarını kaybeden kardeşlerimin affına sığınarak söylüyorum, çok küçük bir can kaybı ve çok küçük yaralı sayısı ile atlattık."

"DİLEK APARTMANINA İLK MÜDAHALE EDEN GRUP MHP TEŞKİLATIDIR"

"Ben ilk kez buradan paylaşıyorum. Depremin ilk anından itibaren bütün teşkilatımla beraber Dilek apartmanında yaralıları çıkaran grup biziz. Elazığ itfaiyesiyle beraber çalıştık. Tüm arkadaşlarımız gerek canlı, gerek yaralı gerek ölü halde bir çok hemşehrimizi orada enkaz içerisinden çıkardık. Şunu da inkar etmemek gerekiyor ki, 3 saat sonra baktığımızda sırtında UMKE , AFAD yazan yüzlerce devlet personelini gördük. Gönüllüleri gördük. Depremle mücadele önce enkazın altından kurtarmayla başlar. Sonra enkaz kaldırma, sonra imar faaliyetleri diye değerlendiririz. Devlet enkaz kaldırma ve enkaza müdahale noktasında hakikaten rekor sayılabilecek düzeyde bir hızla buraya müdahale etti. bakanlarımız yine aynı şekilde aynı hızda geldiler. Sayın cumhurbaşkanımız aynı hızda geldi, bu çalışmalara müdahil oldu.

İmar faaliyetine gelirsek; çok eleştiri aldı. Kimine göre 'Mustafapaşa mahalesinde bir binada 6 tane daire var. Bizim eksi dairelerimizin değeri fazlaydı' diye söylenebilir. Kimine göre 'Abdullahpaşa'da bizim dairelerimiz zemin+3 kat projelendirildi fakat zemin+6 kat şeklinde projelendirilemez miydi' diye bazı tepkiler oldu. Bazı arkadaşlarımız diyor 'evlerimiz neden geniş değil.' Ben bunları da doğru karşılıyorum ama ben sonuç olarak büyük fotoğrafa baktığım zaman şu bir gerçek ki 20 bin bağımsız bölümde yaşan hemşehrilerimiz evlerini, huzurlarını kaybettiler. Devlet ne yaptı? Devlet anında aksiyon aldı. Ben de bu işlerden ekmek yiyen biri olarak söylemek istiyorum; Türkiye'de daha önce 81 vilayetin herhangi birinde görülmemiş büyüklükte bir imar faaliyeti başladı. Bugün Türkiye'de aynı anda 20 bin konutun yapıldığı başka bir şehir yoktur. İzmir'de de deprem oldu, orada 3-4 bin konutun yapılmasından bahsediliyor. Devlet bundan önceki hiç bir doğal afette olmadığı kadar büyük ölçüde hızlı aksiyon aldı. Hem kurtarma, hem enkaz kaldırma hem de imar faaliyetleri noktasında devletin çok ciddi şekilde burada olduğunu, varlığını hissettirdiğini hiç kimse inkar edemez."

Size depremzedelerden şikayetler geliyor mu?

Projelendirme noktasında Mustafapaşa'daki kardeşimiz diyebilir 'bizim burada 40 tane fırınız vardı da 5 tane yaptınız.' Var böyle sıkıntılar. Biliyorsunuz eski dükkanlar 10 metrekareydi. 30 Metrekareydi. Onlardan 300 tane vardı ama şuanda belki 70 tane dükkan yapılabiliyor. Bu tür sıkıntılar var ve olacak. Bize de şikayetler, sorunlar geliyor. Biz de bu talepleri, sorunları yetkili makamlara iletiyoruz. Çözümleri aranıyor. Bugün Abdullahpaşa'da 5 ve 6 nolu çarşılar yok. Bu çarşıdaki esnaflar nereye gidecek. bunların hepsi problem. Ama bu problemlerin varlığı, devletin burada fedakarca yapmış olduğu çalışmaları inkar etmemiz noktasında bize hak tanımaz. Biz şunu kabul edeceğiz; Devlet burada ama eksik ama fazla, hak sahibi kazanmış bütün vatandaşlarımızın yeni bir eve kavuşması için bir gayretin içerisindedir."
 

Konutların yapım süreci uzadı mı sizce?

Şimdi pandemi koşullarını göz ardı etmemek lazım. Mesela 7-8. ayda şantiyede bin kişi çalışıyorken 300'e düşen firmalar biliyorum. Bu iş insanla oluyor. İnsan olmayınca bu işin içerisinde pandemi koşulları depremle beraber olunca müteahhitlerimiz çok zorlandı. Burada Elazığlı müteahhitlerin başarısını ayrıca değerlendirmek gerekiyor. Bu şehirde gerekirse bize iş vermeyin. Ama bütün işleri Elazığ çocuklarına verin. Elazığ çocukları bu işlerin hakkından gelirler. Bunun da belli avantajları var. Bu insanlar işlerini hemen bitirirler. Hiç bir şey yapamasalar bile sorumluluk hissederler. Hepimizin sevdikleri, dostları, akrabaları evlerinden oldular. Biz TOKİ'nin başka şehirde yapmış olduğu imar faaliyetine bakmış olduğumuz nazarla burayı değerlendirmemiz mümkün değil. Buradaki yangın hepimizin yangını. Dolayısıyla bu şehirde Elazığlı 3-4 tane firma iş aldı. Bu firmalar da işinin hakkından geldi. İşini teslim etti. Bu bir alt başlıktır. Bunu büyük fotoğrafın bir enstrümanı olarak değerlendirmek devletin yapmış olduğu bütün hizmete haksızlık olur. Devlet burada. Daha önce 81 vilayette yapmadığı faaliyetleri burada icra etmiştir. Daha önce hiç gerekçeleştirmediği imar faaliyetini Elazığ'da gerçekleştirmiştir. Dibine kadar da başarılı olmuştu. Dolayısıyla devlet bütün gücüyle burada varlığını hissettirdi. Bazı arkadaşlar bizi eleştiriyorlar; 'Hep hükümeti destekliyor. Hükümet yanlısı konuşuyor' diyorlar. Biz hükümet yanlısı değiliz. Devlet yanlısı konuşuyoruz. Bizim için anadan, babadan, yardan, eşten, çocuktan önce devlet sevgisi gelir. Devlet hakikaten Elazığ'a yapması gereken her şeyi yaptı. Uygulama hataları olabilir. Ama devletin özellikle afet bölgelerinde yapmış olduğu konutların bütününü bilen biri olarak söylüyorum; Türkiye'nin hiçbir yerinde 3+1 afet konutu yapılmamıştır. Hep 2+1 yapılmıştır. Bu bir devlet politikasıdır. Ödemesi noktasında biliyorsunuz vatandaşa çok güçlü avantajlar sağlanır, bu da devlete çok büyük bir yük getirmesin diye genel manada en küçük şekilde konutlar boyutlandırılır. Bu belki de tam anlamıyla izah edilmedi vatandaşa. Konutları küçük şekilde yaparlar. Devletin girdiği külfet azalır, vatandaşın ödeyeceği miktar azalır. Ama sonuç itibariyle bizler Elazığ'da belli alışkanlığımız var. Bizim misafir ağırlama alışkanlığımız, töremiz, çocuk sayımız farklı. Yani biz bunu değerlendirirken farklı değerlendirebiliriz. Bu konuda hiç kimse Elazığlıları suçlayamaz. Sonuç itibariyle birinci sırada biz Elazığ çocuğunun hakkını, menfaatini koruruz. Onların eksik gördüklerini anlatırız, izah ederiz. Ama bir de devletçilik nazarıyla da bakarız. Devlet burada ne yaptı, başka yerlerde ne yaptı. Buradaki eksileri artıları nelerdir. Şunu kabul etmek gerekiyor, bir devlet var. Eksisiyle, artısıyla bu şehirde 15 Milyar liraya yakın bir yatırım yaptı. Kimisi evini beğenecek, kimisi beğenmeyecek ama şurası kesin; bir daha 6,8 büyüklüğünde bir deprem olsa o ev yıkılmaz. Gerçek budur. Önemli olan canı, malı, evlatlarımızı korumaksa devlet doğrusunu yapıyor."

Sayın Işıkver, Elazığ'ın geleceğini nasıl görüyorsunuz. Eski Elazığ ruhunu tekrar yaşabilecek miyiz?

Eski Elazığ'ı yakalayabilmemiz için birlikte hareket etmeliyiz. Öncelikle değerlerimize sahip çıkmamız lazım. Örneğin çok basit şekilde Elazığspor'un durumu ortada. Elazısğpor'a sahip çıkan kindir diye sorsanız vallahi bir cevap veremem. Dolayısıyla biz bu şehri bir bütün olarak Elazığ kimliğini, Elazığ paydasında buluşturan değerleri korumak noktasında hep beraber gayret sarf etmeliyiz. Şehrin geleceğine dair umudum sonuna kadar diridir. Ama bugün bu şehri yöneten, bu şehirde belli kitleleri temsil eden insanların gayretleri yeterlimidir diye sorarsanız, kendim de dahil bu noktada eksiklerimiz olduğunu ifade edebilirim. Elazığ'ın belli değerleri var: Elazığ'a sahip çıkmamız gerekiyor. Şehrin valisinde, milletvekillerinden, belediye başkanından, siyasi parti il başkanlarından, ticaretin ve sanayinin gelişmesi noktasında görevli olan STK'ların belli bir gayret beklememiz gerekiyor. Şehir eski halini illaki bulur.  Bu şehir burada 5 bin yıllık kadim kültürün temsilcisi bir şehirdir. Ne deprem yıkabilir, ne yangın yıkabilir. Geçmişte Harput'ta da deprem olmuş. Şehrin yeri değişmiş ama şehirdeki sosyal, kültürel, ticari ve siyasi döngü yine devam etmiştir. Bu noktada 'Elazığ eski Elazığ olur mu' sorusuna net bir şekilde 'evet' diyorum. Eskisinden daha da iyi olur. Ama süreç ne kadar devam eder sorusunun cevabı bizlerin gayretine bağlı."

Şehrin sorunlarına muhakkak hakimsiniz. Halkın içinde misiniz. Ne gibi sıkıntılar duyuyorsunuz ve gözlemliyorsunuz?

Biz vatandaşın içerisindeyiz. Biz kendimiz bu şehrin bir parçasıyız, asli unsuruyuz. Bu şehirde bütün zeminlerde bizim kardeşlerimiz, dostlarımız var. Şehri bütün hücrelerine kadar yaşayan birisiyim. Şehirde problemler var mıdır. Evet çoktur. Bu şehir depremden önce de problemler yaşıyordu. Vatandaşın tam anlamıyla memnun olacağı bir düzenin kurulması imkansız. Deprem öncesinde de şehrin belli noktalarda eksikleri, artıları vardı. Bu durum, gerek makam işgal edenlerin yetersizliği gerek makam işgal edenlerin gerekli fedakarlığı göstermemesi gibi parametrelerin doğurduğu bir sonuçtur. Ama ben şehrin geleceğine dair çok büyük umutlar taşıyorum. Bu şehrin büyüyeceğine, ticari anlamda daha güçlü bir hal alacağına, sosyolojik, demografik anlamda daha güçlü bir hal alacağına da inanıyorum. Şehrin sorunları elbette vardır. Bugün hala konteynerlerde yatan hemşehrilerimiz varsa bizim derdimiz devam ediyor demektir. O konteynerlarda inanın bir gece kalamazsınız. Çok zor. Bir koyteynerin içerisinde elektrikli soba yakıp sabaha kadar duramazsınız. Hiç değilse başınız ağrır. Bu şehirde bir tane aile bile konteynerda kalmak zorundaysa sorunlarımız devam ediyor demektir. Bu gerçeği inkar edemeyiz. Bütünüyle, hep beraber, şehrin bütün bileşenleriyle sorunlarla mücadele noktasında birlikte hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum.Ben de üzerime düşen ne varsa yaparım bu konuda."

Deprem sürecinde şehrin Valisi, Milletvekilleri ve belediye başkanının duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Valimiz değişti. Önceki valimiz Çetin beyin de ciddi katkıları vardı. Ciddi mücadele verdiler. Sayın Erkaya Yırık'ı da insani hasletleri dolayısıyla farklı bir yere koyuyorum. Hakikaten toplumun, garibanların, ihtiyaç sahiplerinin dertleriyle dertlenen birisi. Biz konteyner kentte kalan bir vatandaşımızın derdini söylediğimiz zaman arıyor, soruyor, gidiyor, geliyor, uğraşıyor. Tam manasıyla devletin şefkat elini hissettiğimiz bir Elazığ valisini görüyoruz.

Elazığ milletvekillerimizin gayretlerini deprem öncesinde, 23 Ocak 2020 tarihi itibariyle bana sorsaydınız, 4 milletvekilimiz için de farklı yorumlar geliştirebilirdim. "

Ne gibi yorumlar yapardınız?

'Tabanla birleşemiyorlar, bütünleşemiyorlar' derdim. Bunu dördü için söylemezdim belki ama bazıları için derdim ki 'bunlar vatandaştan uzaklar. Toplumla bütünleşemiyorlar.' Ama o kadar büyük bir acı yaşadık ki benim en fazla eleştirdiğim milletvekilleri bile geldiler, bu şehirde var oldular, mücadele ettiler, bir eksiğin tamamlanması için gayret ettiler. Gayretin, fedakarlığın olduğu yerde neticenin çok önemi yoktur. Tedbir bizden, takdir Allah'tandır. Bu milletvekillerimiz her türlü tedbiri aldılar. Ama öncesinde halkla, vatandaşla bütünleşememenin getirdiği sonuçlar 24 ocak depremi sonrasında bunlara çok ağır bir fatura çıkardı. Vatandaş döndü dedi ki 'kardeşim sen benim derdimle dertlenmiyorsun. Sen beni dinlemiyorsun. Sen beni anlamıyorsun.' Belki de milletvekili olduğu günden bugüne en samimi duygularla en gayretkeş duygularla vatandaşa uzanmışlardı ama vatandaş onları anlamakta güçlük çekti. Tabiki bunu 24 Ocak gecesi için söylüyorum. 24 Ocak sonrasında 4 milletvekilinin de şehir için bir şeyler yapmaya çalıştığını görüyorum. Sonuçları itibariyle vatandaş bundan tamamen memnun mudur? Hiçbir şekilde memnun olamaz. Bu ne demektir; siyasette her zaman belli bir çizgiyi takip etmek lazım. Sadece afet dönemlerinde, sadece zor dönemlerde gelip vatandaşla bütünleşmenin getirdiği sonuçlar farklı olabiliyor. Bugün milletvekillerimizin yaşadığı bu sıkıntıyı da ben bununla özdeşleştiriyorum. Şehir siyaseti, şehirle ilgileniyor mu diye sorarsanız; Ben bu soruya yüzde yüz 'ilgileniyor' diye cevap verebilirim. Ama, 'Şehir siyasetinin şehrin sorunlarıyla ilgilenmesi, şehrin vatandaşlarında güçlü bir minnet ve şükran duygusu yaratıyor mu?' diye sorarsanız, bence vatandaş halen 23 Ocak 2020'deki değer yargılarıyla hareket ediyor. Dolayısıyla insanımız haklıdır. Bu, siyasetle ilgilenen bütün kesimler için ders çıkarmamız gereken bir süreç olduğunu hep beraber gözlüyoruz."

Muhalefet Milletvekili Gürsel Erol'un deprem sürecindeki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Bence deprem afeti Gürsel beye yaramadı. Afetin ilk anında devlet henüz yeni yeni önlemler alıyorken, Gürsel bey ciddi manada bir pik yaptı. Yani insanlara 'bu devlet nerede, bu millet nerede' derken, insanlar inanmaya başladı; 'Gürsel bey bizim derdimizle dertleniyor' dediler.  Ben Gürsel beyin stratejisini şöyle değerlendiriyorum; Söyle, zorla, yaptır. Üç aşamalı.  Şimdi söylemek, zorlamak, yaptırmak konumunda değiliz. Şimdi direkt yapmamız gereken bir sürece girdiğimiz için artık insanlar Gürsel beyin ne söylediği ile ilgilenmeden direkt bu iş ve icraat nasıl olur, insanlarımızı nasıl sıcak bir yuvaya sokarız, açsa sıcak bir yemek nasıl sunarız, soğuksa battaniye nasıl yetiştiririz, bunun derdine düştük. Öncelikle biz 20 bine yakın haneye gerek battaniye, gerek sıcak gıda, gerek nakit yardımı şeklinde ulaşmışız. Çünkü bu süreç bizi mecbur etmiş. Eğer bu şehirde bir makam işgal ediyorsanız bu şehirdeki yangına bir tas su da senin dökmen gerekiyor durumu elvermiş. Ama Gürsel bey bence burada gerekli reaksiyonu gösteremedi. Benim Gürsel beyle herhangi bir problemim yok. Özellikle devletin icraat noktasında aksiyon aldığı yerlerde muhalefetin işi zordur. Devlet Elazığ'da aksiyon almıştır. Devlet burada misliyle bir aksiyon almışken milletvekillerinin halk nezdindeki duruşuna da pek itibar etmeden, devleti merkeze alarak, muhalefeti bir kenara itmiştir. Millet ve devlet giderek entegre oluyor bir birine. Bakın 25 Ocak'taki millet devlet entegrasyonuyla bugünkü millet devlet dayanışmasını değerlendirdiğimiz zaman o gün sokakta bir siyasi olarak gezmek bile ciddi bir risk içeriyorken bugün her konut bittiğinde insanların devletle bütünleştiği bir süreci icra ediyoruz. Gürsel bey belki kendi şahsı namı hesabına bu şehir için bir şeyler yapmak istiyor ama CHP'nin 30 milletvekilinin depremden 347 gün sonra bu şehre gelmesi affedilemez."

Bu bir siyasi şov muydu sizce?

Biz bu işin reklam kısmını Gürsel bey kadar beceremiyoruz. İttifak ortağımız kadar da beceremiyoruz ama deprem olduğu anda ben Dilek apartmanına yetiştiğim zaman bizim bütün genel başkan yardımcılarımız durmadan beni aradılar. Biz o sırada enkazın altından yaralıları çıkarmaya çalışıyoruz. Bütün gücümüzle. İnanın biz cevap vermeden sabah saatlerinde Genel Başkan Yardımcımız Yaşar Yıldırım başkanlığında 4 milletvekilimiz, 10 il başkanımızdan oluşan bir heyet geldiler. Bütün şehri gezdiler. Enkaz bölgelerini gezdiler. Biz bu işin neresinde oluruz diye aksiyon aldılar. Biz gerek Sivrice'de kentsel dönüşüm kapsamının bir mahalleden dört mahalleye çıkarılması gerek diğer noktalarda şehre bakışın değiştirilmesi noktasında sayın genel başkanımızdan da ciddi manada faydalandık. Ama depremden 15 gün sonra CHP'den yayın yapılmaya başlandı; CHP'den bir heyet geliyor denildi. Şubat 2020 tarihinden beri biz bu heyeti bekliyoruz. Bu heyet Ocak 2021 tarihinde geldi. Şimdi eğer depremden 12 ay sonra geliyorsanız buradaki tepkileri de göğüslemek zorundasınız. Dolayısıyla ben bunu şov şeklinde değerlendirirsem bu yanlış olur. Burada Gürsel beyin belki iyi niyeti vardır, belki bu işin içerisinde Elazığ insanını kucaklama amacı vardır ama sonuç itibariyle bunun toplum nezdindeki yansıması nasıl oldu diye sorarsanız, hakikaten şehirde çok ciddi manada tepki gördüm. Gürsel Erol'ün şahsına görmediğim tepkinin envai çeşidini gördüm, hissettim. İnsanlarımız bu defa sorguladı, dedi ki 'Siz neden 347 gün sonra geldiniz. Neden bir yıl sonra geldiniz. Samimi iseniz erken gelseydiniz' şeklinde bir tavır ortaya çıktı. Bu, şu anlama gelmez; Elazığ Gürsel Erol'dan soğudu. Sayın vekilin şahsını ayırmak gerekirse, Elazığ CHP ile hiçbir ortak noktada buluşamaz. Her şey yalandır, bu gerçektir. Elazığ'da CHP'nin partisel değerlerini, siyasi değerlerini savunarak ben Elazığ'da tabanda yer alırım, tabanda karşılık bulurum diye bir hesabın içerisine girerseniz kaybedersiniz. Yani Elazığ'da Cumhuriyet Halk Partililik tutmaz. Elazığ'da Gürsel Erol olabilirsiniz. Şahsi olarak Elazığ çocuğunun derdiyle dertlendiğinizi iddia edebilirsiniz, sokağa da çıkabilirsiniz, konteyner kente de gidebilirsiniz ama 'ben geldim kulak çekeceğim, bacak kıracağım' sözlerini söyleyemezsiniz. Bizim CHP'ye olan tavrımız bellidir. Terör örgütleriyle arasına mesafe koyamayan bir siyasi organizasyon Elazığ'da karşılık bulmaz. Elazığ'da binlerce insanın katline sebep olduğunu düşündüğümüz Selahattin Demirtaş'ın özgür kalmasına inanan siyasi bir organizasyon hiçbir şekilde tabanda karşılık bulmaz. Ben Gürsel beyin bir daha buraya heyet getireceğini düşünmüyorum. Yalnız gezecektir.  Doğru olan da budur. Elazığ'da CHP tutmaz, karşılık da bulmaz. CHP Elazığ'da bir milletvekili çıkarırsa öpsün başına koysun."

İYİ Parti'nin yerelde partinize ne gibi olumsuz etkileri oldu?

İYİ Parti genel seçimlerde bir karşılık buldu. 20 Bin küsür oy aldılar. CHP'nin desteği ile hülle yöntemiyle, vekil transferiyle seçime girmelerine sebep oldular. O gün de belki İYİ Parti için en ciddi karşılık bulabilecek adayı getirdiler. Ama MHP tabanı çok ciddi teveccüh göstermedi. Belki bizim bir milletvekilimize sebep oldular. 20 bine yakın oy aldılar ama bugün seçim olsa bunun misli misli altında oy alacaklarını düşünüyorum. Elazığ'da İYİ Parti çok zayıf diyebilirim.

İYİ Partiye kayan tabanınıza 'Geri dön' çağrınız olacak mı?

Biz her zaman yaptık. MHP'nin 50. kuruluş yıldönümünde Sayın Genel başkanımız Adana'da da ifade ettiler. Dediler ki 'pişmanlık duyan, nedamet duyan bütün dava arkadaşlarımız geri dönebilirler.' Ben Elazığ özelinde bunu söylemeye gerek bile duymuyorum. Zaten bir dertleri, sıkıntıları oldukları zaman bana gelirler. Onlar bu dava için mücadele edersen biz bu dünyada da yoktuk. O yüzden bu ağabeylerimin bir yanlışları, hataları varsa benim başım üstünedir. Hepsini de partimize bekliyoruz.

Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları'nın 1,5 yıllık hizmet sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Başkan bey şanssız bir dönem geçiriyor diyebilir miyiz?

Şansız bir dönem olarak da ifade edebiliriz. Belki fırsatlarla dolu bir dönem olarak da ifade edebiliriz. Çünkü biliyorsunuz bizim yıllardan beri bir kaybımız vardı. Elazığ'da Nailbey'de, Kültür mahallesinde, diğer mahallelerimizde binalar zorla ayakta duruyorlar: Bu binaların yıkılıp yeniden yapılması lazım deniliyordu. Allah yıktı, yapım için bir fırsat da verdi. biz de geçmişte imar planı önümüze geldiği zaman dedik ki 'şehir mağdur. Bu imarda rant yok, bir sıkıntı yok.' Bu imarı geçirelim, inşaatlar başlasın. Öyle düşündük. Ama bunun yanında eksikleri var mıydı? Birçok noktada çok radikal kararlar alınabilirdi. Bu şehrin genel sülieti değişebilirdi. Bu şehirdeki imar tarzları değişebilirdi. bu noktada sayın başkan fırsatı çok iyi değerlendiremedi diye düşünüyorum. Ama onun dışında Şahin başkan, iyi niyetle, samimiyetle, gayretle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ne derece başarılı olacak. Onu da zaman gösterecek. Biz de samimiyetle , gayretle çalıştığı sürece yanında olacağız. İlk seçime kadar da yanında olmaya devam edeceğiz."

Anket çalışmanız var mı? Oy oranınız nedir?

Anket çalışmamız var: Gerek bizim yaptığımız kamuoyu yoklamalarımız var gerekse MHP Genel merkezinin anketlere karşı tavrı belli. Bize çok yakın bulduğumuz, büyük firmaların küçük şehirlerdeki işlerini yapan kardeşlerimiz var. Bunlar üzerinden çalışmalar yapıyoruz: Elazığ'da şuanda MHP'nin durumu çok çok iyi. 2023 yılında yapılacak genel seçimde MHP'nin Elazığ'da birinci parti olma gibi bir vizyonu, hedefi var. Bu hedefi daha önce de koymuştuk. Bunu başaramazsak bırakırız, gideriz demiştim. Biz bunu ilk söylediğimizde 24 Haziran seçimlerinde 40 Bin küsür oy aldık. AK Parti bizim 4 katı oy almıştı. 31 Mart seçimlerinde şehrin genelinde AK Parti 137 Bin, MHP 92 bin oy aldı. İddia ediyorum 2023 seçimlerinde biz birinci parti olacağız. Hem anketler bunu gösteriyor hem sahada gezdiğimizde dokunduğumuz insanlar bunu gösteriyor. Bizim bu şehirde bir iddiamız var. Sonuca ulaşmak için elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz"

Elazığ'da üç ilçe belediyesi partinizden. Partinize mensup belediye başkanlarının çalışmalarını nasıl görüyorsunuz?

Ben bir ankete denk geldim. '4 belediyeden hangisi başarılıdır' diye sorulmuştu. MHP'li Ağın belediyesi yüzde 90 oy almıştı. Gerek Ağında, gerek Maden'de gerek Sivrice'de üç belediye başkanımızda dinine sikke batmaz bir kuruş devletin, milletin malına tenezzül etmezler: Kendileriyle iftihar ediyorum. Karşılaştıkları sorunlar büyük sorunlarla mücadele etme noktasında biz MHP olarak sonuna kadar yanlarında olmaya devam edeceğiz. Onlara inanıyorum, güveniyorum. Bence ilçe belediyelerinde hizmetin tarihini yeniden yazacaklar. Onlara da sonuna kadar güveniyorum."

Erken seçim bekliyor musunuz?

"Erken seçim beklemiyoruz. 24 Haziran 2023 tarihinde seçimi bekliyoruz. Sayın Genel başkanımızın da Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konudaki tavrı çok net. Şuanda seçime gidecek herhangi bir argüman da yok. Devletimizin, milletimizin yürüyüşü devam ediyor.

Önümüzdeki süreçte il başkanı olarak devam edecek misiniz? Seçimlerde vekil adayı olmayı düşünüyor musunuz?

En büyük hedefim il başkanlığını alnımın akıyla bir kardeşime, bir ağabeyime devretmektir. Bunun dışında bizim inandığımız değerler noktasında kendi adımıza bir gelecek inşa etmek gibi bir planımız olamaz. Büyüklerimiz bize 'yarın burada çöpçülük yap derlerse, çöpçü oluruz. Yarın Elazığ'a milletvekili ol derlerse aday oluruz. Belediye başkanı adayı ol derlerse, belediye başkan adayı oluruz. Şuan için görevimiz il başkanlığı. Yarına dair bir tane dahi planımız yoktur. Yapmayız da. Allah'ın bize nereye kadar nefes verdiğini öngöremiyoruz. Yarın ne olur, nerede olur onu da bilemeyiz. Ama dediğim gibi bizim hedefimiz bu görevi yaptığımız sürece alnımızın akıyla bu işin altından kalkmak ve günü geldiğinde de bu işi yapabileceğine inandığımız kardeşimize görevimizi teslim etmektir."

Büyük kurultay yaklaşıyor. MYK üyesi olmayı düşünüyor musunuz?

14 Mart 2021 tahinde Allah nasip ederse Sayın Genel Başkanımızın yeniden seçileceği büyük kurultayımızı hep beraber icra edeceğiz: bu hususta çalışmalarımız devam ediyor: Bütün kongrelerimiz tamamlandı. 1200 üst kurul delegemiz hazır. Kurultayımıza gidip Sayın genel Başkanımızın hayır dualarını alıp geleceğiz. Üst  kurullarda görev alma gibi bir düşüncemiz yok. Böyle bir hesabımız yok."

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol