Gündeme düştüğü günden beri alakalı alakasız herkesin fikir yürütüp ahkam kestiği konulardan biri oldu.
Basının gündeme taşıyarak Elazığ Ticaret ve Sanayi Odasını pozisyon almaya çağırması karşılık buldu.
ETSO olarak üzerimize düşeni yapacağız diyen Oda Başkanı Asilhan Arslan’ı kimse yalnız bırakmadı.
Sanal ortamda destek veren verene oldu.
Sahaların Maden İlçesi yakınlarında bulunması hasebiyle Madenli Sivil Toplum Kuruluşları, Madenli Meclis Üyeleri derken neredeyse bütün siyasi parti il temsilcileri açıklamalar yaparak kendilerince üzerlerine düşeni yaptılar.
Anadolu’da bir söz vardır bilirsiniz; sözle peynir gemisi yürümez diye.
Maden sahaları ile ilgili geldiğimiz nokta budur işte.
Konuşmaktan öteye gidemedik.
En son Ak Parti Milletvekili Sayın Metin Bulut bir açıklama yaptı ve; Bakanla görüşüp ihale şartlarının ve tarihinin revize edilmesini istediklerini neticede de ihale tarihini 4 Nisan 2022 tarihine çekmeyi başardıklarını söyledi.
Nasıl başarıysa artık?
Önemli olan ihale tarihinin değişmesi değildi ki.
Önemli olan ihale şartnamelerine ek maddeler konularak Elazığ’ın menfaatine olacak şekilde ihaleye çıkılmasıydı.
Örneğin Maden Sahalarını alan firmanın madenleri, Elazığ sınırları içerisinde işletebilecek tesisleri kurması ve çalışanların en az yüzde 50’den fazlasının Elazığlı işsizlerden karşılanmasının sağlanmasıydı.
Bu iki şart da Milletvekili Sayın Bulut tarafından Bakan’a sunulmuş, Bakan da teklifi makul karşılamış ama kabul edildiğini ne yazık ki söylememişti.
Dolayısıyla şehir olarak bir kez daha havanda su dövdük.
Herkes konuyla ilgili birkaç satırlık açıklama yaparak üzerlerine düşeni yaptıkları zannına kapıldılar.
Hiç birinin aklına bir masa etrafında toplanıp da yapılması gerekenler konusunda bir yol haritası çıkarmak gelmedi.
Ne yazık ki ETSO da dahil olmak üzere bir tanesi çıkıp da; “Ya hu arkadaş bu bireysel açıklamalar yaparak elde edilecek bir durum değildir. Şehrin dinamikleri olarak hele gelin bir oturup tartışalım ‘neler yapabiliriz’i masaya yatırıp gerekirse kuracağımız bir komisyonla yatağımızı döşeğimizi Ankara’ya serelim” diyemedi.
Yarın bir gün bu ihale yapılacak, ihaleyi kazanan firma kendi çıkarları yönünde işletmesini belki götürüp bir başka kente kuracak ve biz sadece seyredeceğiz.
Bugün ekranlara çıkıp konuşanlar da; gayet samimiyetsiz bir dille “Ya biz elimizden geleni yaptık” diyerek ortalıkta dolaşacaklar.
Biz de yiyeceğiz.
