Sağman Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Tarkan Ömer Bankur’un girişimleri ile düzenlenen anma programına, Tunceli Valisi Mehmet Ali Özkan, Yardımcısı, İl Emniyet Müdürü Alay Komutanı il özel idare Sekreteri İl Milli Eğitim Müdürü Pertek Belediye Başkanı MHP il başkanı AKP İl Yöneticileri ve Hazar stratejik araştırmalar merkezi başkanı, Bilal Çoban ve köy halkı katıldı.
ŞEHİTLERİMİZ GÖĞSÜMÜZDE TAŞIDIĞIMIZ ONUR NİŞANESİDİR
Pertek ilçesine bağlı Sağman köyünde eli kanlı terör örgütü tarafından kadın yaşlı eyırt edilmeden şehit edilen sağmanlılar dualarla anıldı. Sağman Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Tarkan Ömer Bankur yaptığı konuşmada,şehitlerinin göğüslerinde onur nişanesi olduğunu ifade ederek,” Bu gün burada bedenen canımızı yakan, bizi hüzne boğan fakat, ruhen; dinimiz ve töremiz öğretisi olarak göğsümüzde onur nişanesi gibi taşıdığımız şehitlerimizi, dualarla anmak ve üzerimize düşen vefayı göstermek için toplanmış bulunmaktayız. Bedeni hüzünlerimizi paylaşmak ve ruhi onurumuza ortak olmak için bizi yalnız bırakmayarak buraya gelen tüm misafirlerimize Sağmanlılar yardımlaşma ve dayanışma derneği yönetim kurulu başkanı olarak teşekkürlerimi arz ederim.” Dedi.
YAPILAN TÜM SALDIRILARA RAĞMEN BOYUN EĞMEDİLER
Bankur 1993-1994 – 1998 yıllarında köylerinin saldırılara maruz kaldığını ve son saldırının üzerinden 23 yıl geçtiğini belirterek, “ Fırat’ın kuzeyinde yer alan bölgede bulunan köyümüz tarihi,1071 Malazgirt zaferinden sonra atalarımızın bölgeye akınları ile başlamıştır ve günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Tarih boyunca her dönem hakimiyeti altında bulunduğu devletlerin yanında olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Bu muhkem duruşun bedelini tarihin tüm sahnelerinde kanla ödeyen köyümüz, en büyük katliamı 93 harbi olarak bilinen Osmanlı- Rus savaşında vermiştir. Eli silah tutan gençler doğu cephesinde Ruslara karşı vatan müdafaası yaparken, yaşlı olan 30 köylümüz tarihi Salih bey cami civarında toplanarak otorite boşluğunu fırsat bilen ermeni çeteleri tarafından kurşuna dizilmiş ve akabinde yerleşim yerleri yakılıp yıkılarak talan edilmiştir. İlk büyük göçü o tarihte yaşayan atalarımız kısa bir süre sonra ana yurtlarına geri dönmüşlerdir. Yakın tarihte ise hain PKK terör örgütü köyümüze 90’lı yıllarda musallat olmuştur. Önceleri korku politikaları ile bölgeye haberler sızdırmış ancak vatandaş üzerinde etkili olamayınca, ilk kanlı eylemini 1993 yılının Ağustos ayında gerçekleştirmiştir. Köy minibüsü şoförü ile muavinini ikametlerinden alarak elleri bağlı bir şekilde diz çöktürüp kurşuna dizerek şehit etmişlerdir. Terör olayının hemen akabinde dönemin dernek yöneticileri ve muhtarlığının talebi ile köye geçici çadır karakol kurulmuş ve köylü gönüllü köy korucusu olarak kendini savunmuştur. Ardından tarihler 17 ağustos 1994 yılını gösterdiğinde kanlı eller yine sahneye çıkmış ve ikinci eylemini gerçekleştirmiştir. Bu olay da 1 şehit ve 2 gazi ile sonuçlanmıştır. Olaylar üzerine şuan bulunduğumuz düzlüğe çadır kent kurularak vatandaşların güvenliği sağlanmaya çalışılmışsa da ağır yaşam koşullarına göğüs geremeyen birçok aile Elazığ’da bulunan yakınlarının yanına göç etmek durumunda kalmıştır. Devletin köylüye yaparak teslim ettiği şuanda gördüğümüz konutlar sayesinde geriye göç temin edilmiş ve vatandaşlarımız ana yurtlarına dönmüşlerdir. 95-98 yılları arasında çeşitli baskın girişimleri ve taciz eylemler olsa da silahlı kuvvetlerimizin ve köylümüzün üstün gayreti ile bedeli ağır ödetilerek püskürtülmüştür. Köy mevkiine giremeyeceğini anlayan terör örgütü kalleşlikte sınır tanımadığını tekrar göstererek masum sivil vatandaşların içerisinde bulunduğu köy minibüsünü durdurup yaşlı genç demeden dipçik darbeleri ile sürükleyerek derenin kuytusuna götürmüş ve kurşuna dizerek 9 vatandaşımızı şehit 2 vatandaşımızı da gazi etmiştir. Bu olaylar vatandaşımızın canını yaksa da korkuyu yüreğinden silip atan köylümüz düşmana imkan vermemiş ve vatanını müdafaa etmiştir. Devletimizin güttüğü terör politikaları ile bu gün bitme noktasına gelen PKK terör örgütü umuyorum ki en kısa zamanda tarihin çöplüğünde yerini alacaktır. Yalçın kayalıkları, geçit vermez dağları, sert mizaçlı bozkırları ile Türkün ve İslam’ın sancağını ilelebet taşımaya talip olan köyümüz, yıkılmaz bir kale gibi tüm varlığı ile her daim devletinin yanında, dün olduğu gibi bugün de yarın da olacaktır. Sözlerimi köylümüzün hissiyatını dile döken Akifin mısraları ile tamamlamak isterim.
Vatan için ölmek ise kaderim,
Böyle kaderin ellerinden öperim.
Bu vesile ile tekrardan şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum ve katılımlarınız için tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum.”
